22
Yorum
45
Beğeni
4,9
Puan
271
Okunma
Bir sükût geçer içimden —
ne susmanın sesini duyar biri,
ne de çığlığın yankısını taşır duvarlar.
İçimde bir mağara, adı ben;
duvarlarında eski duaların buğusu,
yer yer unuttuğum çocukluk yankıları.
Kim bilecek,
hangi sancının altına gömdüm ismimi?
Bir harf eksik hep,
bir nefes yarım.
Sanki varlık —
kendine küsen bir yankı,
sonsuzda kaybolmuş bir dua.
Geceler uzar, yıldızlar susar,
benlikten geriye düşen bir “ah” kalır.
O “ah”ta nice gizli secde,
nice vuslata doğan sabah kalır.
Bazen göğe bakarım,
gökyüzü bana döner;
dudaklarında kaderin rengi,
gözlerinde unutulmuş bir ilkbahar.
Nirvana mı dersin buna,
yoksa ruhun kendi kendine açtığı yara mı?
Ben, ben olana dek
kaç yüz bıraktım ardımda,
kaç gölgeyi büyüttü kalbim
gecelerin soğuk rahminde?
Ey ayna,
beni bana gösterme artık.
Gölgemi sakla —
ışık olmayı beceremediğim her yanımı.
Belki de hakikat,
kendini gizleyen bir yüzdür,
ve ben, o yüzün tereddüdüyüm.
Müjgân Akyüz Dündar
5.0
96% (27)
1.0
4% (1)