3
Yorum
10
Beğeni
4,2
Puan
354
Okunma

Bir it gibi havlıyor, şu taş kafa lâikler;
“Dîni devlet işine karıştırmak irticâ!”
Efsûna maksatlıdır eksantrik sâikler,
Dîne karışan devlet, nerey’ eder ilticâ?
Bilen varsa söylesin, çağdaşlık neyin nesi?
Ahıra mı çevirmek muvakkar câmi’leri?
Düşmanıma dilemem böylesi menfûr besi,
İfnâ ettiler heyhât, hunhârca hâmîleri!..
Tek tip zındık zümreyle dîn-îmânı kırarken
Seküler tımarhâne derâre yapısıdır.
Hayâtın tanzîmini fetişe has kılarken
Puthâne de’yyûsuna bir ekmek kapısıdır.
Hakem vasfıyla devlet, zelîl etmez Türkân’ı;
Ne din dayatır inse, kezâ ne dinsizliği.
Hikmet âşığı okur nûr-i mubîn Furkân’ı;
Muttakî sâlihlere öğütler kinsizliği.
Zendekâya meyledip çağırma zinhâr belâ,
Şu lâiklik mevhûmu Siyon’un buyruğudur.
Bu zümrenin tamâmı eğleşmeye müptelâ,
Bilâ-şekk, bilâ-şüphe, Şeytanın kuyruğudur.
Vesvâs’a prim verip sırt çevirme ilhâma,
Göz kırparken mel’ûna kalır elde avunmak,
Bacak bacak üstünde üflediği evhâma
Yakışır mı noktaya virgül gibi yamulmak?
İrticâ: Ummak, ümîd etmek, ricâ etmek. Geri dönme, eskiyi isteme.
Buna bağlı olarak "irtica hareketi" de, "yeni kurulan bir düzeni beğenmeyerek,
eski düzene dönmek için girişilen eylem" diye tanımlanmaktadır.
Efsûn: Büyü. (Pozitif anlamda)
Eksantrik: Ekseni merkezden kaçık. Dış merkezli. Ayrıksı.
Alışılagelmiş töre ve davranışlara aykırı olan..
Sâik: Sevk eden. Sürükleyen, iten.
İlticâ: Sığınmak. Birinden himâye istemek. Melce’ ve penâha varmak.
Muvakkar: Ağırbaşlı, vakarlı. Ağırlanmış, saygı gösterilmiş.
Menfûr: Nefret edilen, iğrenç, tiksindirici.
İfnâ Etmek: Yok etmek.
Derâre: De’yyûs. Karısının kötü hallerini görmemezlikten gelen kişi.
Tanzîm: Düzene koyma, düzen verme, yoluna koyma, ayarlama. Kurallama.
Fetiş: İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan
canlı veyâ cansız nesne, tapıncak, put.
Zelîl Etmek: Hor görmek, aşağılamak, önem ve değer vermemek.
İns: İnsan.
Nûr-i Mubîn: Mübîn olan nûr. Âşikâr ve açıklayıcı olan ve hak ile bâtılı ayıran nûr.
Bilhassa îmân ve Kur’ân ilminin ma’nevî nûru.
Furkân : Bakara 187. Âyetin başı: Lâ ikrâhe fi’d-dîn. = Dînde zorlama yoktur.
Muttakî: İttikâ eden, sakınan, çekinen. Allah’tan korkan, âbid, zâhid.
Sâlih: Elverişli, iyi, uygun, yakışır. Dînin buyruklarına uygun harekette bulunan.
Lâiklik: Dînî kişi ve kurumların devletin işleyişine
ve devlet kurumlarına müdâhale etmemesi; devletin de dîn işlerine karışmaması anlamına gelir.
Mevhûm: Aslı olmayıp evhâm mahsûlü olan. Vehim. Kuruntuya dayanan, vehmolunmuş.
Bilâ-şekk - Bilâ-şüphe: (Üstüne basarak, vurgulayarak) Şeksiz, şüphesiz, zansız. Tereddütsüz.
İfhâm: Bildirme, anlatma. İknâ edip sükût ettirmek.
Delil göstermekle ve ispat etmekle gâlip gelmek.
Evhâm: Kuruntu, kuşku, işkil, vehim, vesvese.
Not: Seküler(izm)in açıılımı nesir olarak neşredilecek.
5.0
80% (4)
1.0
20% (1)