1
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
120
Okunma
Sen gelince mevsim, şiir kokuyor
Sen gidince hüzün, herşeyin tadı
Mavisinde boğuyor beni denizler
Karanlık oluyor sensiz gökyüzü
İsyan konuluyor hislerin adı
Boynunda simsiyah kara bir sevda
İsli bir şehir kalıyor ardında
Ve Sonra şaklayan kırbaç sesi, yanığı kalıyor aşkın, yüreğimin yüzünde
Dekoltesi fazla kaçmış acının
Üstünü örtüyorum, utanmıyor yokluğun
Bir özlem ki sana, yaşını sorma
Resmine odaklanmış, iki yaşlı göz
Bir şair ağlıyor, mum ışığında
Kırmızı ateşte, masmavi alev
duygular cenazesi ruhumun kenarında
Bir meltem esiyor sessiz ve Ilık
hüzün yumağı, bir kalp ve bir oda yalnızlık
Toprağa gömeceğim hayallerim var...
Yüreğinin sıcağına, göç eden kuşlar,
Batmaya razı güneş,dul kalmış gece,
Parmak hesabıyla saydığım hasret
herşey seni arıyor hülyalarımda
İncelip dökülen kır saçlarımda
Ellerin vardı eskiden, gül kokulu vazelin
Şimdi böğürtlen lekesi avuçlarımda.
Ne umduğum buydu,oysa ne aradığım
Isırganlar yolarken, böyle yanmadım
Sen gülünce bahar, yeniden gelir
Üzülünce: solar dalında güller
Tavan çökecek gibi durur
Duvarlar üşür
çalmadığın kapının dişi gıcırdar
Gece mesaisine kalır hüzünler
Sevgisi yaralanmış, can kenarıma
Hoşçakal notunu, düşer takvimler
Aklımın orta yerinde, bir kalabalık
Hangi şiir’e baksan adı ayrılık
Devrilmiş bir masa kalem, kağıt
Buram buram hasretin ve BİR ODA YALNIZLIK
5.0
100% (6)