12
Yorum
45
Beğeni
5,0
Puan
672
Okunma
Gurbetin bileğinde kırık bir dal
Ne rüzgâr diner ne yollar biter
Ne zaman sarılmak istese yüreğine
canı yanar
Kanayan gün batımı kırmızısı
ruhsuz gölgeler uzarken köhne sokakların
Yavaşça süzülür zaman, taş yankılarda
Ayrılıkların küflü belleğinde
bir hanın sessiz çığlığı
Kalabalığın en taze hıçkırığıyla yırtılan o boşluk
derin küllerin yavaşlayan nabzından
doğacaktı
kırık bir uçurum
Çıngıraklı saatlerin alacakaranlığında
suskun duvarların hüznü, yaşlı bir çölün fırtınası
Gökyüzünde asılı o turuncu ışık
yapraklı bir yara gibi kanayan, durmaksızın
Şiirlere sızan gecikmiş törenler
her yeni giriş
bir veda sayfası
Susarak çekiyoruz tetiğini kelimelerin
O hüzün ovalarında, sonsuz
yine de bir umut kırıntısıyla
rüzgârların avlulara giydirdiği hiçlik kostümü
Donuk bakışların ardında saklanan, derin bir boşluk.
Umudun çiçekleri kaç mevsim açardı ki
o sahte ipeklere aldanarak
sahiden?
Dizi dizi evler, ahşap çatılarında
Bir anlık hayal, flu ve solgun
Çocukların yorgun başlarında
çıplak bir belirsizlik
bir anlık serap, sahte ve aldatıcı
bir kış ayazının sessiz çöküşü
O yerden ayrılırken daha demin
ağır ve bitkin döndüm,
yalnızlığımın o karanlık yokuşuna
Bazen sessizlik iner gökten
bir meyvenin düşüşü gibi
içimde üşürken on adımın yalnızlığı,
avuçlarımda bir kuşun çırpınan kanatları
duyardım uzaktan, evlerin o derin sessizliğini
Belki de
Ben bu ampullü odalarda
boşluğa fısıldanan
eski bir şarkının kavruk gülüyüm.
Ama bazen
En karanlık anlarda bile
Duyulur uzaklardan bir çocuk kahkahası
5.0
100% (16)