0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
73
Okunma
Artık yazamam sana tek bir dize,
Kalemim sustu, mürekkebim dondu hüsranla.
Yokluğunda savruldum, yitik bir efsaneyim,
Talihsiz bir gölge, yarım kalmış bir insan.
İçimde gömülüyüm, göğsüm taş bir mezar,
Toprağım uykusuz, çiçeğim solgun, titrek.
Saatler kör, takvim sağırdır olmuş;
Zaman cellat başucumda, sinsice bekler.
Adını anmak dilimde ağır bir diken,
Susmaksa içime inen kapkara kepenk.
Her sokak lambası, alnıma darağacı,
Gölgem suç ortağı, ardıma bakmadan giderim.
Ey yokluk! Ya yut beni, ya kus geri,
Ne yaşayanım, ne ölü;
Artakalan bulanık bir yansıma yalnızca,
Kaderin sunduğu tek merhamet: unutmak.
Ve bil ki, kötülükten evvel iyilikte
Tanımadım Nazlı’yı.
Bilmezdim, bir insan bu kadar tatlı olur mu?
Şimdi onsuz kötüyüm belki,
Ama onu tanımadan iyi olmaktansa,
Daha kötüsüne razıyım hâlâ.
5.0
100% (2)