0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
71
Okunma

Her sabah aynı alarm sesiyle uyanmak.
Aynı pencereden dışarı bakmak.
Aynı yollarda yürümek, aynı masada oturmak,
her gün aynı hikâyenin içinde sürüklenmek...
İnsan çoğu zaman sıradanlığı bir alışkanlık sanır;
Oysa asıl mahkumiyet, kendi zincirini fark etmeden yaşamakta saklıdır.
Bir ömür boyunca kurulan hayaller,
zamanla yavaşça toza döner.
Bir çocukken yıldızlara bakan gözler,
büyüdükçe yere kapanır.
Her yeni gün, dünün kopyasına dönüşür;
renkler solar, umutlar susar,
ve insan, hiç değişmeyen bir döngünün ortasında kaybolur.
Çaba göstermeyen, adım atmayan,
sadece bekleyen biri için
hayat tek bir günün sonsuz tekrarıdır:
Her sabah umutla başlayan,
her gece pişmanlıkla biten bir gün.
Hayalini kurup da hiç cesaret edemediği bir yol,
hiç dokunmadığı bir kapı,
hiç konuşmadığı bir isim,
bir türlü çıkamadığı bir şehir.
Bir zaman sonra, insan yaşını unutmaz,
günlerini saymaz...
Sadece fark eder ki;
aslında yıllardır
aynı sabaha, aynı karanlığa uyanıyordur.
Hayal kurmak cesaret ister.
Ama asıl cesaret, o hayalin peşine düşmektir.
Kendini aşmak, sınırlarını zorlamak,
risk almak, yara almak,
ama yine de devam etmektir.
Bunu yapmayanlar içinse,
hayat yalnızca beklemekten ve pişmanlıktan ibaret bir tekrardan ibarettir.
Ve böylece,
insan değişmeyen bir günü yaşar,
ve her sabahı, bir öncekinden ayıramaz hale gelir.
Çünkü hayal etmek güzeldir,
ama uğrunda yanmadıktan sonra
her şey sadece hayal olarak kalır.
Utku Can Güzel in derin sözlerinden biri...
Hayallerini gerçekleştirmek için hiçbir çaba göstermeyen insanlar,
her zaman aynı günü yaşamaya mahkumdur...
Utku Can Güzel