7
Yorum
43
Beğeni
5,0
Puan
341
Okunma

Bu şiir, bir kulun ezanla başlayan iç yolculuğundan mahşere uzanan manevî seyrini anlatıyor.
Her kıta bir ibadetin gölgesinde durur, her mısra bir hakikate dokunur.
Yazarken kendime söyledim; okurken siz de kendinizi bulursanız ne mutlu.
Ezanlar göğe aşkla yükselirse,
İşitip huzurla iç çekilirse,
Gönlünde bir başka açar çiçekler;
Şehadetle titrer ürkek yürekler.
Yüzüne değil, özüne açarsan,
Hayatını ona göre seçersen,
Ayet, ayet açar sır, görür gözler.
Kur’ân’la nurlanır karanlık yüzler.
Yorgun olsa da bedenin hem zihnin,
Secdeye kapansan, dökülse âmin;
Medine’den gelir kokusu gülün,
Namazla huzura ererdi gönlün.
Nefsinin önüne bir kesebilsen,
İsraf etmeden kıymetini bilsen,
Aranmazdı türlü türlü nedenler;
Oruçla yükten arınır bedenler.
Zenginle yoksul arasında köprü;
Paylaşmaktan geçer, böyle bil, yürü.
Yolda eline geçen para, pullar,
Zekâtla bereket kazanır mallar.
İhramla düşersen o kutlu yola,
Niyet halis olur, girsen kol kola,
Arafat’ta çözülür kara sisler,
Hacla mahşeri de tadar nefisler.
Mesut’u dinlersen, ömür bir anlık,
İman nuru yolun etsin aydınlık.
Hakikat gönülde kalır her zaman,
Yaşadıkça, gördükçe anlar insan.
5.0
100% (22)