8
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
304
Okunma

Bu dizelerde, görünmeyene, yani hakikatin özüne yönelmenin, kalbin uyanışının ve nefsin terbiyesinin önemini anlatmaya çalıştım. Gerçek özgürlük, dışsal zincirlerden kurtulmakla değil, içimizdeki arzuların ve tutkuların esaretinden kurtulmakla mümkündür.
Hayatın yüzeyinde kalmak, gaflet içinde sürüklenmek yerine, kalbin ve aklın ışığında hakikati aramak; iman etmek sadece sözde kalmayıp eylemle güçlendirmek gerekir. Bu yolda ilerleyenler, zaman ve mekân sınırlarını aşan bir uyanıklık yaşar; inkâr ise, kalpte bir perde indirmektir.
Gönüllere dokunmak, özellikle gençlerin ruhlarına rehberlik etmek büyük bir sorumluluktur. Bu yüzden yoldan sapmamak, kalbin ve nefsin zincirlerini çözmek; her daim hakikatin peşinde olmak en büyük erdemdir.
Görünene değil, görünmeyene dalmışsan,
Geceyle gündüz bir olur; sevin, uyanıksın.
Kalbinle gerçeği fark edip yollar almışsan,
Zaman kavramı kaybolur; devin, uyanıksın.
Heyhat, dünya dönüyorken yerinde saymışsan,
Yazık sana ki öylece kalmışsın; gafilsin.
Uyuyup da ayıklığı tatmadan doymuşsan,
İlimle yatıp gaflete dalmışsın; gafilsin.
Görmediğin halde gönül vermişsen Kudret’e,
Hem müjdeler olsun hem de kutlu; inanansın.
Yalnız yazıda kalmayıp döktüysen gayrete
Daha da cevap umma; ne mutlu inanansın.
Kalbin duyarken Hakk’a bir perde indirmişsen,
Ne kadar duyarlı olursan ol inkârcısın.
Hele ki gençleri bu hâle inandırmışsan,
Ne anlatırsan anlat; bilfiil inkârcısın.
Zincirlerinden önce nefsini durdurmuşsan,
Nerede olduğunun bir önemi yok; hürsün.
Bir gönülde hürriyetin izini sürmüşsen,
Vazgeçmeyesin ha; yol varsın olsun çok, hürsün.
Kalbin zincirliyse arzularla, tutkularla,
Kendini özgür sanma; sezmesen de esirsin.
Dolmuşsan yerli yersiz zehreden kuşkularla
Güvenin o yittiği yerde, sen de esirsin....
5.0
100% (15)