16
Yorum
72
Beğeni
5,0
Puan
1550
Okunma


Umurunda değildin aslında
kapı kolunun çay bardağının
ve kırk beşlik plakların
ve çamaşır iplerinin
Zihinleri varmış gibi
-bardağın dudağını tanıdığına mesela-
kendimi ben ikna ettim
Biliyordun tanımadığını
kokunu -ve topuklularının sesini- o sokakların
Tanımadığını
fahişeler gibi
her ize göğ(s)ünü açan kaldırımların
Sadece benim
Hiç gibi değil Ol gibi umurumdaydın
Hatırlıyor musun
İşçiler kapının önüne kazdıkları çukuru
doğru düzgün kapatmamıştı
Çöpünü nezaketten yoksun
bırakıp durmuştu aylarca komşun
Neriman iç çamaşırlarını asarken
hiçbir zaman saklama gereği duymamıştı
Kaç kişi geri getirdi mesela
ödünç verdiğin kitapları
Kaç kişi gördü
sokak lambası ve benden başka gözyaşlarını
Sen umursadıklarını düşünmeyi seviyordun
Sabahları sıcak ekmek alamadığını
Avuç içlerinin uzun zamandır öpülmemesini
Dolmuş parasının çıkışmamasını
Her gece uyumadan önce
babasız büyümenin boğazına takılmasını
Umursadıklarını düşünmeyi seviyordun evet
Kumruları beslemeni
Ağaçlara yaslanarak dinlenmeni
Deniz kabuklarını
Ara ara sahafları dolaşmanı
-halbuki ben
elimde olsa tükenmez ile
yeni baştan çizerdim o insanları-
Anlamadın
Sadece benim
Hiç gibi değil Ol gibi umurumdaydın
Biliyor musun o bavuldan
o giderken tıka basa doldurduğun bavuldan
yüzlerce daha var
ve bazı insanlar onları
dönmek için kullanıyorlar
Özgür SARAÇ / Râzı