2
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
141
Okunma
Anamı kaybettiğimde,
on iki yaşındaydım.
Ev kalabalıktı...
Taziye doluydu...
Ama içim, bomboştu.
Herkes konuşuyordu,
bir tek ben susuyordum.
Babam vardı...
Ama yok gibiydi.
Sanki annemin mezarına değil de,
yıllardır içimizde biriken
sessizliğe toprak atıyorduk.
Bir gece...
Sen geldin.
Annemin arkadaşının kızıydın.
Aynı acıyı gördüm gözlerinde.
Bir kelime etmeden,
dizime el koydun...
“Ben buradayım,” dedin gözlerinle.
O günden sonra,
hep yanımdaydın.
Çay yaptın — içtim.
Her geldiğinde karnın açmı diye sordun.
İki yudumda dert bölüştük.
Konuşmasak da olurdu bazen,
sen anlardın.
Kimseye diyemediğim,
Sırlarımı sana anlattım.
Sen hiç şaşırmadın...
Yargılamadın.
Suskunluğumla konuştun.
Ben sakladım sandım,
meğer sen taşımışsın hepsini —
içinden,
sessizce,
kendine yük ede ede.
Babam hâlâ,
şapkası altında yaşıyor.
Evde sesi var,
ruhu yok.
Gözü duvarda,
aklı başka yerde.
Bana bakınca annemi mi görüyor,
bilmiyorum.
Ama alıştım...
Var ama yokluğuna.
Büyüdük.
Hayat bize kolay yüzünü göstermedi.
Birbirimizin omzunda yaşlandık çocukluğumuzu.
Ben âşık oldum — o gitti.
Sen vardın bacım.
“Boşver,” dedin,
“ben sana yeterim.”
Gerçekten de yettin bacım.
Hiç gitmeyecek gibi
sarıldığım tek gerçek sendin.
Ama sonra...
O kaza oldu ya...
O gün,
hayat bir kez daha
göğsüme çöktü.
Saçına taktığın
mavi tokayı buldular önce.
Sonra ayakkabını...
Sonra seni...
Ama sesin yoktu artık.
O gülümsemen yoktu.
Ve benim de içimde
hiçbir şey kalmadı.
Babam hâlâ yaşıyor...
Ama hâlâ yok.
Bana değil,
kendine küsmüş bir adam.
Bense,
her gece senin yastığını öperek uyuyorum.
“Delirmiş,” diyorlar.
Olsun.
Senin olmadığın bu dünya,
aklıma ne yarar?
Sen öldün ya bacım...
Ben bir daha kimseye
“yanımda kal” diyemedim.
Bir sen vardın,
bana insanı hatırlatan.
Bir sen vardın,
“geçecek” deyince inandığım.
Şimdi kim diyebilir bana:
“Bu karanlık sabaha döner?”
Kim tutar elimden,
sokak lambaları bile titrerken?
Bir sen kalmıştın bacım.
Bir sen...
Şimdi sen de yoksun.
Ben var mıyım...
Onu bile bilmiyorum.