1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
157
Okunma
Sezai Karakoç’un Mona Roza’si vardi
Abdurrahim Karakoç’un Mihribanı
Orhan Veli’nin Nahit hanımi
Benimde Helen’im
Onalti yaşíndaydım gençligimin
En delikanli çağinda
Kavak yellerinin estiği
Esip ,gurledigim gökyüzü gibi
Göztepe’ den trene atlar karşiya
Eminönü’nden Balat’a yürürdüm
Helen’i dört saat evinin önünde bekledim
Ortodoks babası ile geldi
Farketmezdi o kadar bana
Ortodoks ,katolik vesaire
Helen iyi bir insandı
Sevmiştim bir kere
İstanbul’u ,Gülhane’yi gezdim onunla
Sinemalara müzelere gittim
Kilisenin kapısına kadar bile
Girmedim papazla papaz olurum diye
Neyse altı, yedi aylık macera
Birgün İstanbul mu, Konstantin mi dedi
Helen ’den o gün ayrıldım
Önemli değil İstanbul’un en güzeli
Amaçsızca sokaklarda gezdim
Helen göstermişti helenistliğini
Gözyaşı ne de ayrılık sancısı çektim
Zaten aşıkta degildim
5.0
100% (2)