1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
97
Okunma
Gölgeler, taşların üstünden süzülür,
Rüzgâr ölümün şarkısını mırıldanır.
Zaman, burada bir çocuk gibi üşür,
Toprak, unutulmuş adları sindirir.
Her mezar, bir hikâyenin son noktası,
Yosun tutmuş harflerle fısıldar geçmişi.
Ay, mezarlığa gümüş bir kefen dokur,
Kökler, kemiklerle sarmaş dolaş uyur.
Bir anne melek, kanadını kırmış taşta,
Gülüşler çürüyen çiçeklerde saklı.
Belki de ölüm, bu sessizliğin adı,
Yaşam, bir mum gibi titrer toprakta.
Ben bir yolcuyum bu karanlık koridorda,
Her adım, kendi sonuma bir iz bırakır.
Mezarlık bana şöyle fısıldar: "Dur!"
Ölüm, yaşamın soluk aldığı yerdir...
5.0
100% (3)