3
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
265
Okunma

.........
Ben yokum artık…
Küçük ayakkabılarım kapının önünde kaldı.
Saçlarım dumana karıştı,
Nefesim yangına.
Ben şimdi gökyüzünde,
Ayın yanına sığınıyorum.
Annem…
Sen o sabah benim üstümü örterken
Uykumu değil, ölümümü örttün aslında.
Yastığımın kenarındaki oyuncak ayım
Benden sonra ağladı…
Burası çok sessiz.
Kül kokuyor, alev gibi bir hatıra,
Ne beşiğim kaldı ne de bezimdeki masumluk.
Ben çocukken öldüm annem,
Ama hâlâ seni teselli etmeye çalışıyorum.
Camdan içeri giren alev,
Kapıdan dışarı çıkamayan çığlık…
Biz hepimiz oradaydık,
Birbirimize sarılı, duaların içinde.
Adımızı bir daha kimse koymayacak,
Ama adımıza ağıtlar yakılacak.
Yarısı yanmış bir masal kitabı gibi
Yarıda kaldık biz.
Annem…
Artık beni arama,
Ben her yangında bir serçenin kanadındayım.
Her gözyaşında is kokulu bir dua.
Ve sen annem,
Sadece beni değil,
Bütün kaybolan çocukları an.
Çünkü biz yangında değil,
İhmâlde öldük…
Bir odaya sığmazmış meğer cennet.
Biz o gece, gökyüzünün bodrumuna taşındık.
Yandık annem,
Ama yanarken bile seni düşünüyordum.
Ah be babacığım…
İlk defa bir oyuncağı kırmadım ben,
Kırıldım.
Yangında değil, yok sayılmışlığın içinde.
Duvardaki saat durdu.
Ama bizim içimizde zaman hâlâ yanıyor.
Kimi çocuk nefesini yitirdi,
Kimi annenin elini…
Beni cam kırıklarının içinden çıkarmadılar,
Çünkü camdan önce kalbim parçalandı.
O telâşta kimse fark etmedi,
En çok ben susarken acıttım ortalığı.
Annem…
Kül gibi çöktü dünya üstüme.
Ama ben hâlâ senin gözyaşını silmek isterim.
Çünkü bir çocuğun gidişi,
Annelerin ömür boyu yanması demektir.
Ben şimdi meleklerle seksek oynuyorum,
Ama sana bıraktığım her izde
Bir “keşke” var,
Bir “ah” var…
Bir “neden?”...
Peri Feride ÖZBİLGE
17.04.2025