Kalıbına bakıyorsun; iki seksen kereste . Kuduz gibi saldırırken, em erişti vâreste. Çifte keklik beslemeyi , seviyorlar kafeste. Tanımadan karar verme,sorar isen medeni .
Kuru meşe,yontulmuştur,bir seksen beşe dingil . Kendinden başkasın bilmez kibir,çaka ve bencil. Kırk tarakta bezi vardır, mütebessim ve evcil. Tanımadan karar verme, sorar isen medeni.
Bir de geniş spektrumlu olanlar var ki;kalas. Hâlâ civciv sanır kendin, oysa palaz mı palaz. Verimli bir iş göremez, verimsiz; alaz-bulaz. Tanımadan karar verme, sorar isen medeni.
Bir ileri- iki geri cehlin önde gideni. Kulaktan dolma bilgisi, budur onun nedeni. Çöplüğe taşır daima arkasından gideni . Tanımadan karar verme ,sorar isen medeni .
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Emeğinize yüreğinize sağlık Emine Hanım , konusu ve kurgusuyla anlam dolu ve çok manidar harika bir şiir olmuş, beğenerek ve imrenerek okudum Canı gönülden kutluyorum sağlıcakla kalın Selamlar saygılar efendim..
Hicveden şiirinizde Mevlâna'nın şu sözlerinde yer bulduş demek ki. “Nice insanlar gördüm , üzerinde elbisesi yok; Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.”
İnsanı tanımak da maharet ister, zaman, deneyim, yolculuk, aynı sofrada oturmak, muhabbet, lisanda o derinliğe varmak, gönül gözü ister. İnsan bildiğimizde nice yanılgılar olduğundan tam karar vermek yılları ömrü alıyor. Şiire çokça tebriklerimle sevgiler Emine Hanım.
görünüşe aldanmama insanları dışarıdan yargılamama temaları üzerine kurgulanmış taşlamayla yoğrulmuş, eleştirel ve ironik bir şiir düşmüş kaleminden. Her kıtada farklı bir insan tipini ele almış ve tanımadan karar verme demişsin ne kadarda doğru bir söz...
Şiirin dili keskin hem de mizahi okuyana hem tebessüm ettiriyor hem de düşündürüyor.
şiir dünyasının en sevdiğim tarzı olan Frenkçesi satirik, Osmanlıcası hiciv ve Türkçesi taşlama yada yergi olan bir güzel şiiri severek ve hazla okudum... sanırım layığını bulmuştur. tebrikler ve saygılar sunuyorum...
GÖRÜNÜŞE ALDANMAYIN: ŞİİRDE BİR EĞLENCE, BİR İRONİ, BİR SERZENİŞ...
Modern zamanların kalemşorlarından biri olarak Emine Balı Oğuz, şiiri bir meydan okuma sahnesi gibi kullanmayı çok iyi biliyor. Onun kelimelere yüklediği enerji bazen bir taşlamaya, bazen bir mizah fırtınasına dönüşüyor. “Sor Halini Medeni” başlıklı bu şiir de öyle. İlk bakışta okuru güldüren, sonra düşündüren, ardından yer yer yoran bir seyir izliyor. Edebî zekâsı ve ironik bakışı oldukça dikkat çekici.
Şiirin ilk dizesi “Kalıbına bakıyorsun iki seksen kereste” ile başlıyor ve okura şunu söylüyor: Bu şiir, ince dize peşinde koşanların değil, taşlamadan hoşlananların şiiri olacak. Üslup sert, doğrudan ve zaman zaman sokak ağzına göz kırpan cinsten. Belki de bu şiirin en güçlü yanı, “modern meddah” gibi konuşması: Herkesin düşündüğü ama söylemediği cümleleri, şair doğrudan yüzüne çarpıyor okuyucunun.
Ancak şiirin teknik bütünlüğünde bazı ciddi sorunlar göze çarpıyor.
HECE ÖLÇÜSÜNDE ÇİVİSİ ÇIKAN DİZELER
> “Kuru meşe,yontulmuştur,bir seksen beşe dingil.” (Ahenk yönünden oldukça yüklü ve içe kapanık bir yapı oluşturuyor.)
> “Verimli bir iş göremez her şeyi alaz-pulaz.” (Ses uyumu açısından zayıf, anlam olarak da kararsız bir imge taşıyor.)
YAZIM VE DİL KULLANIMINDA DİKKATSİZLİKLER
“Çaka” yerine “Caka” yazılması, basit gibi görünse de şiirdeki genel dikkat düzeyini sorgulatıyor.
Noktalama işaretleri tutarsız kullanılmış; bazı dizelerde virgüller, bazı yerlerde yok. Özellikle konuşma tonunu desteklemesi gereken yerlerde bu eksiklikler anlamı da zorlaştırıyor.
“Tanımadan karar verme sorar isen medeni.” (Bir yerde "Tanımadan karar verme sorar ise medeni.” yazılımını klavye hatası olarak değerlendiriyorum) tekrarı şiirin kancasını oluşturuyor; ancak gramatik yapıdan yoksun bu cümle, altına aldığı bendin kuvvetini taşımakta zorlanıyor.
ŞİİRDE YER YER PARLAYAN ZEKÂ PARILTILARI VAR MI? ELBETTE.
“Bir ileri iki geri cehlin önde gideni.” dizesi, hem ironik hem de halk deyişine yakın bir ifade. Şairin dil oyunlarındaki ustalığını burada görüyoruz.
“Kırk tarakta bezi vardır, mütebessim ve evcil.” dizesinde ise tam tersi: hem eleştirilen hem övülen bir profil çizmeye çalışıyor şair. Bu çelişki bir yazar zekâsının ürünü olabilir; ama ne yazık ki bağlama iyi oturmamış.
SONUÇ MU?
Sayın Emine Balı Oğuz’un bu şiiri, taşlamayı seven, ironiden beslenen, sokak dilini şiire katmak isteyen bir edebi duruşun ürünü. Bu haliyle şiir, hem güçlü bir eleştiri sesi hem de didaktik bir mesaj taşıyor. Ancak teknik yönden (ölçü, yazım, yapı) dikkat edilmesi gereken noktalar var.
Düzenlemelerle birlikte bu şiir daha güçlü bir yapı kazanabilir. O zaman “medenilik” dersi veren bu şiir, kendisi de form açısından daha medeni bir seviyeye ulaşabilir.
Emine Hanımefendi, Bu “seksene gelse de” cümlesi tebessüm ettirdi doğrusu… Ne güzel ki yaş değil, kalemin ve ruhun tazeliği önemli olan. Sizinki her dizede genç, diri ve dirişken. Edebiyatınız daim, neşeniz bol olsun. Önemli olan insanın nüfus kağıdındaki yaşı değil, kendini hissettiği yaştır. İçimizdeki çocuğu büyütmediğimiz sürece gerçek yaş hep genç kalır. Ve işin sırrı da burada sanırım… Çünkü içindeki çocuğu büyütmeyenlerin çoğu Başak burcu olur derler… Belki siz de onlardansınızdır, kim bilir, bir tutturursak şiir gibi olur! Saygı ve muhabbetle.
Emine Hanımefendi, Bu “seksene gelse de” cümlesi tebessüm ettirdi doğrusu… Ne güzel ki yaş değil, kalemin ve ruhun tazeliği önemli olan. Sizinki her dizede genç, diri ve dirişken. Edebiyatınız daim, neşeniz bol olsun. Önemli olan insanın nüfus kağıdındaki yaşı değil, kendini hissettiği yaştır. İçimizdeki çocuğu büyütmediğimiz sürece gerçek yaş hep genç kalır. Ve işin sırrı da burada sanırım… Çünkü içindeki çocuğu büyütmeyenlerin çoğu Başak burcu olur derler… Belki siz de onlardansınızdır, kim bilir, bir tutturursak şiir gibi olur! Saygı ve muhabbetle.
Emine Hanımefendi, Bu “seksene gelse de” cümlesi tebessüm ettirdi doğrusu… Ne güzel ki yaş değil, kalemin ve ruhun tazeliği önemli olan. Sizinki her dizede genç, diri ve dirişken. Edebiyatınız daim, neşeniz bol olsun. Önemli olan insanın nüfus kağıdındaki yaşı değil, kendini hissettiği yaştır. İçimizdeki çocuğu büyütmediğimiz sürece gerçek yaş hep genç kalır. Ve işin sırrı da burada sanırım… Çünkü içindeki çocuğu büyütmeyenlerin çoğu Başak burcu olur derler… Belki siz de onlardansınızdır, kim bilir, bir tutturursak şiir gibi olur! Saygı ve muhabbetle.
Emine Hanımefendi, Bu “seksene gelse de” cümlesi tebessüm ettirdi doğrusu… Ne güzel ki yaş değil, kalemin ve ruhun tazeliği önemli olan. Sizinki her dizede genç, diri ve dirişken. Edebiyatınız daim, neşeniz bol olsun. Önemli olan insanın nüfus kağıdındaki yaşı değil, kendini hissettiği yaştır. İçimizdeki çocuğu büyütmediğimiz sürece gerçek yaş hep genç kalır. Ve işin sırrı da burada sanırım… Çünkü içindeki çocuğu büyütmeyenlerin çoğu Başak burcu olur derler… Belki siz de onlardansınızdır, kim bilir, bir tutturursak şiir gibi olur! Saygı ve muhabbetle.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.