3
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
181
Okunma
kapandı tüm kapılar, artık pencereler de yok,
ışık sızmıyor hiçbir yerden.
bedenimle birlikte hayallerim de göçük altında,
toprak titriyor, zamansa susuyor.
hisseden, duyan, gören kim varsa ağlıyordu,
toprak ağlarken, duvarlar kanıyordu.
kırılırken kanatlarımız,
nefeslerimiz sızlıyordu,
ölüyorduk ezile ezile,
sessiz ve sahipsiz
ne çığlık duyuluyordu,
nede feryat yükseliyordu.
can pazarında, canlar yitiyordu,
duvarlar üstümüze kapanırken.
sıkışıp kaldık kulaklar işitmiyor artık hiçbir şeyi,
bedenlerimiz taş altında,
buralarda toprak ağlıyordu,
duvarlar kanarken.
yan yana ölüyorduk.
ve o anda duvarlar devrilirken,
enkaz üstüne enkaz yığılıyordu.
bu nasıl bir afetti, yarabbim,
her bir yanımız ağlarken,
depremin vurduğu ölülerimiz hala kanıyordu.
tutup bırakmasaydın elimi…
ama zaman hırsızdı, çaldı bizi birbirimizden.
toprak çıldırmış gibi titriyordu,
çatılar çökerken ne varsa eziliyordu,
boğuluyorduk taş ve toz arasında.
ve bir çoğumuz gözlerimiz açıkken ölüyorduk…
düşünüyorum zamanı hunharca kullananları,
ölüme göz yumanları.
yıkılırken hayallerle birlikte gerçekler,
duyduklarımdan utanıyorum.
gördüğüm her şey gerçekti,
bir tek vaatler yalandı.
Ve vadedilen ne varsa,
hepsi enkaz altında…
zar zor nefes alıyoruz,
belki bir çıkış yolu, belki son bir hamle
ama göçük ağır,
kalbim tekliyor,
ihtiyacım birkaç adım daha…
ama olmadı…
bilemedim ve çaresiz kaldım.
zaman nasıl da hızlı geçmişti,
biterken ömür,
dudaklarım kurudu, susamıştım,
ama su yok, ses yok, umut yok…
ağlıyordu zaman enkazın içinde,
biz koyun koyuna ölüyorduk.
bilemezdim çaresizliğin böyle acıttığını,
çıkmazların içinde kaybolacağımı…
aynı enkaz altında kırılmışken dallarım,
artık hazandı yaprağım.
ne varsa üstümüze çöktü,
yıkıldı hayallerimizle birlikte.
kaldırın şu taşları,
açın şu kapıları,
kim varsa alın içeri!
enkazın içinde kim varsa,
o bile ağlıyordu çaresizlikten…
ve biz
unutulmuş bir dua gibi ölüyorduk.
*
Mehmet Demir