Dikilmek Diklenmek
Ben seni bilmem, o beni
Çok odun yükleme ateşe yanar sesler Rak, metal, sacda ekşimikli Çok efor harcar ama açlık Kaçar ağzımızın , Ağaçlara ağıtsız tadı Alırlar adını avuçlara, bu kim Tak tak kapı, biz geldik Gecenin ayakları tekinsiz yolcular Açmaz çoğunluk peçesini, Yıldız ışığına Görünene bakarak görünmeyenin tarifi Muhacir eller gibi Tutamla, damlayla, çokçası ölçüsüz sevgi Gibisine yaşanıyor, nefesin gidişine Yerel ezgileri gömdük detone şeylere Efkardan sayalım, olsun hadi dumanın davidoff Alevlenmek durduk yere Koş hadi koş, kaşları ay hilâli, gecenin köprüleri Döndü salıncaklar geri Uçan kayıklar nerede, ora panayır Sabrını kağnılara yükleyen yolculuklar Testilere doldurup gelmek kolay değil Tuna uzunu, genişi bir ırmağı Nehir demiyoruz , Mehri olur her anımsamanın Mizaca işlenen gök rengi oya Görmeden işiterek körebe Sobelendin işte dızmana kokusuna Korkusuna, vatan dediklerinin Bu fidanlar bu kışı atlatır Gömelim ayaklarından zamanı Tam da buraya Ş |
Finali farklı güzel...
İnsan bazen vatan aşeriyor, böreğin kokusu buraya geldi....
Gurbetçi hassasiyeti oldu biraz...
Eyvallah...