Eskici Bey
ah şimdi
dışına itildim zamanın içeri girecek tek bir meteliğim bile yok evet- parası yoktu ama- deniz suyuyla yıkanmış yarası vardı şuramızın yüreğimdeki tramvay sesleri kendi dumanında boğulmuş ateş böcekleri bir gümüş çarpıntının kavgasıydı kendini ağırdan satıyordu gölgeler iki kulağı da sağırdı altını üstüne giyinmişti sanki şehrin sokakları bir rehincide emanetti mutluluğu aldanışlar diz boyu bir izdiham filminin sonuydu keşke bir yağmur yağsaydı duvar diplerinde ne kadar küfür varsa toplayıp hepsini çöpe atsaydı umuruna yıldırımlar düşmüş bu zakkumlu çağın meydanlarında bozulan dilini saygıyla onarsaydı ölüydü ışıklar işkencecide kafayı çekiyordu lambalar eksik bir yüklem gibi seğiriyordu kaldırımlar bahçesi bir çölün anasıydı evvelden ezberlerle ezherden beslenmiş bedavaya öykülerim vardı hiç kimse ciddiye almadı alan daraldı. alanlar hiç doyuramadı yavrusunun gözlerini alan hep hep yalanladı kendi kemiğiyle sevişen duygulara bir mezar kazdım anlamsızlığına gül ektim sözlerin su verdim masallarına köklerini güneşle doyurup dallarıyla aya bir salıncak kurdum sabırla eğirip dokudum kendi uçurtmalarımın ipini ucuna yüklüce selamlık bağlayıp kuşlara bir esenlik yolladım gördünüz mü dedim göğün çocuklarını gördünüz mü göğün sevincini pencereler benim çarmıhımdı gece ruhunu kemirmişti kapıların susturdum gözlerimdeki gamla kederi yeniden gözden geçirdim rüyalarımı aynalarla barıştık sonra yüzümdeki korkuyu silip sabaha kadar bakıştık gördüğümle çelişmedim İki ten arasında sıkışıp kalmamıştım hiç biri vardı İkincisi yoktu sonra üç basamaklı bir aşk merdiveni diktim bulutlara üç kez sürüp alnıma üç kez öptüm yanağından sonra dedim ki ah şimdi!. melekler katında bir kanat olmak vardı ya cemi cümleye geçmiş olsun dedi içimdeki ihtiyar çocuk _boran |
Hani diyorum bir yer var mı kendimden uzak...
Tebrikler.
Selam ve muhabbetle...