Uzak diyarların yolcusu
Kanlı savaşların cengaveri
Oturup muhteşem yalnızlığımda
Düşsel yaşam kurmuşum
Seni de baş köşeye koymuşum
Hani elleri öpülesi bir dede vardır ya her zaman
Hani güler yüzlü mutlu çocuk ağızları vardır ya
Hani şiirin esrik tadi olur a bazen
Başlanıp ta bitirilemeyen kitap gibi başucumda
Yada defterimde ki kelebek kurusu
Bir koca dünya ki ,sığamamışlığın

ah moly...
Kanlı savaşlar yorgunu
Uzak diyarlar yolcusu
Hep böyle mi bir başınalığımız
Sevdalı muhabbetler aradık
Ölümüne susamışlıkla
Bak ellerim de köreldi
Nasıl da titriyor hala
Hani bir türkü vardır ya diye başlayan şiirler
Elvedalı melodiler
Saksağan bir kuştur elbette
Kazmayı vurunca ölmeyen

ah moly...
Nede çok bi kör
Nede çok bi haylaz
Nede çok bi afacan
Nede çok bi çocukmuşum
Ufkumuzda sararıyor her şey
Ellerimi uzatıyorum bazen
Şöyle hafiften dokunmak için
Büyülü karanlığım benim
Düşsel yalnızlığım
Nede çok bi sarhoşmuşum

Taşırız onca yükü a sırtımızda denk
İnsanız ki sırrı şerefe erek
Tarihin şerefesi nerede
Aşkın minaresi
Köy yolları taşlı topraklı
Gel otur yanıma
Koma bir başımalığımla beni
Şiirsel yalnızlığım

ah moly...
Kara bir çarşafa büründü hayat
Özlemin yükü yaralı bir türküdür
Rahman ve rahim olan doğurganlığımız
O ki çürük çarık o ki
Bebeler vermişiz dünya ya
Kala ,kala nem kaldı ki
Düşsel yalnızlığımdan başka

ah moly...
Nede çok susamışım sana
Başımın sol tarafı çatladı çatlayacak
Sırtımdaki kamburu yok taşıyacak
Ellerim asi mağrur
Ölesiye gururlu
Hani bir kız vardı duyardın
Hani bir oğlan vardı görürdün
Hani bir sevda vardı yaşardın

Ne de çok düşmüşüz
sevdaca yaşam uğruna
kırık dökük bir hayat bizimkisi
tuzla buz olmuş aynalar neyi yansılar
esrik bir şey var içimizde
kussak öleceğiz

ah moly...
uzak diyarların yolcusu
kanlı savaşlar gazisi
şiirsel yalnızlığımın konuğu
bir yanım hayata bir yarım ölüme dönük
nemrutun tepesindeyim
tarihsel bir taş yığını
kırık dökük yaralı bir sevda sırtımızda
ki anlarlar yakın da yokluğumuzu
düşler tanrıçası
şiirsel yalnızlığım
çok bi çocuk
çok bi çoğuluz şimdi.