Kırılgan Mavi
Baş parmağını yarasına sürüp
Tenine yabancı kaldı acı Acının aklı bir karış uçurum Acının ağzında ölüm lekesi Ve sonsuzluk hep bir güle yakışırdı acıtmadan Acıtınca bir anlamı kalmazdı insanın Sonbahar rüzgarını salmadan Bir ateş siyahı sarıya sızdıramazdı Ağlayamazdı aynamdaki kırılgan mavi. Acı, bir gülüşün gölgesinde duvar Sırtını zamana yüzdüren tik takla Yalnızlığı eskitip duruyor ağır bir uykuda Tenine yabancı sularda yıkıyor sesini Acı bir insan olup çıktı, biraz da vatansız Vuruldu gencecik yaşında zafer işareti Acı bir garip ağıt, Ve ağır ağır yutkunarak yaşamı Ağzında yitiğin ve yiğidin, acının gülüşü Baş parmağında ışığın kınası. Acı, aşkın güneydoğusu Yanmış bir köyün manifestosu Kışın ağıtı, yazın dumanı eksik olmayan Kahır dergahının coğrafyası Çocukların misket yaşında Babaların öfkede öğütüldüğü Acı bahtsız bir ırk, kül bir zılgıt Bütün tümseklerin adı mezar, Bütün gecelerin ardı korku ve ceset kokusu Yanarken ufukta bir kuşun yaralı çaresi Acı mavinin sızısı, beyazın ahdı Esmerin hıncı. Nedim KARDAŞ |