Kaderimsin 2
Hafızamı yoklarsam saati saatine,
çok düşünürsem dün gibi, hatırlıyorum, kumral ve beyaz, ince gülüşünde, kısık bakışlarını. Geçmişle yaşanmaz oğul derler, Ben ise oldum olası tarihi severim. Savaşları değil sadece, kaderimsin dedim de tarihim değil misin? Başka söze hacet var mı? Bu cümleyi pek istedin, evet unuttum seni. Unut beni demiştim, sende unuttun beni. Kendine iyi bak dedin, sağlığım belki her zamankinden iyi. Zaruretti unutmak, unuttum seni ama mühim olan hatırlamamak... Hatırlamayacağıma dair söz vermedim ki... Atılmaya mahkumdur sahipsiz emanetler. Sana emanet bırakmak istemedim. Geri almaya gelemeyecektim. Bir demet gülle bir gümüş yüzük, kalsaydı sende, er geç imha edecektin, bu arada... ilaveten bir de siyah defter. Çekmecemde uyumakta cansız tanıklarım, Sana ait bir de fotoğraf var, ama onunda tarihi benden sonra. Ne demiştim, bir demet gülle bir gümüş yüzük, baktıkça salılarımı hatırlarım, Dolmabahçe’den Maçka’ya... Uykularından uyanıp , tekrar sana gidecekleri bir gün, yazılmadı kaderlerine biliyorsun, kaderimsin ama ben senin kaderinde değilim. Her dokunuşta biraz daha ufalanan Kurumuş güllerle, solgun düşen gümüş yüzük... Düşünüyorum, nihayetinde bende, zamanı gelince uyuyacağım. Cansız tanıklarımı, dert ortaklarımı, geride yalnız mı bırakacağım? Uykuya dalarken, yanımda kalsınlar, yanı başımda. Birlikte eskittiğim ömrümün sonunda, sonsuzluğun macerası başlarken yine benimle olsun, bir demet gül ile bir gümüş yüzük... Unuttum seni... Çehreni dün gibi hatırlarım. Şu an çıkagelsen tanıyamam. Sesin kulaklarımda, Şimdi fısıldasan sesini çıkaramam Canım yandı, biliyorsun Sevgimin üzerinden sene geçti, Bu kez sevdim diye, ruhuma saplandı bıçaklar. Kastetti nefes alış verişime karanlıklar. Sürgünlerimde, sofrada, hasretlerimle canımı acıtmadı tasalarım. Kısık bakışların sinsice baktı bana beni izledi nefretin, kinin doydu. Silkindiğim zaman ise ürperdin. Ve ağladın. Çünkü ben, gök yüzü mavidir diye haykırınca, sen hep sarı gökyüzü masalınla oyalayıp kandırdığın insanlar inanmadılar bana. Yalancılık mührü vurdun alnıma, hemde kendinin bile inanmadığı bir masalla. Zaruretti unutmak unuttum seni, Ama mühim olan hatırlamamak hatırlamacağım demedim ki... Bak farkediyor musun, dizelerimde var olmayanlar yok, ne koptuysa kalbimdeki fırtınada, onlar esiyor, hangi umutlarım battıysa, hep doğruları haykırıyor satırlarım Kaderimsin, kaderimdin, Ben bu iki kelimeyi çiğnememek için ne süslü sanatlara ne de yalan yanlış, aydınlık geçmişe karanlık düzenlemeler yapmadım dizelermde Unuttum seni, yeniden sevmek için açıldım güzeller gördüm ve güzeller bildim. Hatta gözleri seninkilerden daha parıldayanları gülüşleri senin gülüşünden daha zehirli olanları yazdı günlüğüm. Umrumdalar mıydı, Yoksa sana verdiğim sözü tutmak için mi karşıma çıkmışlardı? Alnıma vurduğun mühürle ciğerlerime çektiğin kara sevda milini de, silemez, jiletle kazıdığım hafızam. Evet, zaruretti unutmak, Unuttum seni Mühim olan hatırlamamak... Hatırlıyorsam ayıplanamam ki. Nisan gecesi yazıyorum, Nisan gecesi bildiğim gibi seni Nisan 5’e bir kaç saat kala Salının sonuna gelmişken sezdirmeden sarmıştın beni Dönümlerimiz olacak durmadan, ömrümüz dolmadıkça anacaksın ama aramayacaksın bileceksin ama düşünmeyeceksin yaşayacaksın ama sevmeyeceksin sanki ben arayabileceğim uzanabileceğim eline ve sevebileceğim... Hayırlısıymış deyip, bir derin nefesle siyah defteri okuyacak sonra da kapatacağım kapağını. Malum oldu belki de bana bütün bunlar o mayıs akşamı, O zamanlar inanmamıştın bana yalnızlığımın sebebi, hala kaderime yazıyorum şiirlerimi. Buhranlı geceler ziyaret ettikçe, kaderimden dışarı çıkmak isteyeceğim. Siyah parlak kırbacını şaklatacak, hür hayatta tutuklu olan kalbimle gerisin geriye döneceğim. Unuttum seni, lakin kaderimdin İstemesemde hatırlanacaktın Unuttum seni, çünkü unutmak zorundaydım ama hatırlamayacağım demedim unuttum seni çünkü çok sevdim kendimden bile,. |