Ateşten Doğuşun Hikayesi
Bu, sadece bir Mareşalin biyografisi değil; bir idealin, bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun romanıdır.
Mustafa Kemal. Bir liman şehri olan Selanik’in tozlu sokakları...
(Karakterler: Mustafa Kemal Paşa, Kurgusal Yaşlı Köylü Nene Hatun, Kurgusal Gazeteci Selim Bey, Edebiyat Öğretmeni Elif Hanım) Ağustos 1928, Sarayburnu Parkı, İstanbul Ağustos ayının ılık bir gecesiydi. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’daki Sarayburnu Parkı’nda, kendisini dinleyen kalabalığa bir meşale tutuyordu. Elinde bir tebeşir tahtası vardı ve tahtada yeni Türk harfleri yazılıydı. Osmanlıca, Arap alfabesine dayalı zorlu okuma-yazma sistemi, halkın büyük çoğunluğunun cehalet içinde kalmasına neden olmuştu. Paşa, kalabalığa seslendi: “Vatandaşlar, eski yazı, halkımızın okuma-yazma öğrenmesini imkânsız hale getiren bir engeldi. Biz, bu engeli kaldırıyoruz! Yeni Türk alfabesi, Türk dilinin seslerine en uygun alfabedir.” Kısa süre önce Anadolu’dan gelmiş genç Gazeteci Selim Bey, Paşa’nın bu gösterisini hayranlıkla izliyordu. Selim Bey, bu devrimin, Cumhuriyetin zihnini özgürleştireceğini biliyordu. Bloknot: Harf Devrimi, sadece bir alfabenin değişimi değil, Milliyetçilik ve İnkılapçılık ilkelerinin kesişim noktasıydı. Amaç, okuma-yazma oranını hızla artırarak Halkçılık ilkesine hizmet etmek ve sade, anlaşılır bir dil yaratarak ulusal kültürü kökleştirmekti. Mustafa Kemal, o gece tahtaya yazıp okudu: “Bu gördüğünüz harflerle, bir ay içinde okur-yazar olacaksınız! Cehaleti yeneceğiz!” Millet Mektepleri ve Aydınlanma Harf Devrimi’nin ardından, tüm ülke Millet Mektepleri adıyla dev bir seferberlik alanına dönüştü. Okullar, askeri kışlalar, hatta tren vagonları derslik oldu. Edebiyat Öğretmeni Elif Hanım, bu seferberliğin başındaki gönüllü öğretmenlerden biriydi. Elif Hanım, Sivas’ın bir köyünde, 60 yaşlarında, geleneksel kıyafetli Yaşlı Köylü Nene Hatun’a ders veriyordu. Nene Hatun, hayatı boyunca okuma yazma bilmemişti. Nene Hatun, elindeki kara tahtaya eğildi. “Şu Arapça harflere on yıl baktım, sökemedim kızım. Bu a, b, c ne kadar kolaymış…” Elif Hanım gülümsedi. “Evet Nene Hatun. Bu harfler, sizin dilinize dost. Yeni harflerle sadece okuma-yazma öğrenmekle kalmayacak, kendi tarihinizi, kendi dilinizi de daha iyi anlayacaksınız. Bu, Paşa’nın bize armağan ettiği aydınlık yoldur.” Nene Hatun, ilk kez eline aldığı bir gazetede, Mustafa Kemal Paşa’nın fotoğrafını ve adını "Mustafa Kemal Atatürk" olarak okuyunca gözleri doldu. Yıllarca sadece kulaktan dolma hikayelerle bildiği liderinin adını, kendi eliyle yazıp, kendi gözüyle okuyabilmek, onun için bir mucizeydi. Dilin Sadeleşmesi ve Kimlik Gazeteci Selim Bey, Harf Devrimi’nden sonra gazetelerin tirajının hızla arttığını görüyordu. Yeni alfabe, okumayı kolaylaştırmış, gazete ve kitaplar geniş kitlelere ulaşmaya başlamıştı. Selim Bey, Türk Dil Kurumu'nun (TDK) çalışmalarını takip ediyordu. Amaç, dildeki Arapça ve Farsça ağırlığını azaltarak, öz Türkçeye dönüş yapmaktı. 1935, TDK Merkezi… Selim Bey, Elif Hanım ve Tarihçi Kemal Bey bir araya gelmişlerdi. Selim Bey, heyecanla konuştu: “Dilimiz, yüzyıllardır yabancı kelimelerin istilası altındaydı. Şimdi TDK, bu dili sadeleştiriyor. Bu, Milliyetçilik ilkesinin en derin kültürel uygulamasıdır. Kendi dilinde düşünmek, kendi ulusal kimliğinle düşünmek demektir.” Elif Hanım ekledi: “Ve bu, Halkçılıktır. Halkın anlayamadığı bir dil, ne bilim yayabilir ne de yeni bir kültürü inşa edebilir. Dilin sadeleşmesi, halkın aydınlanmasıdır.” Harf Devrimi, İnkılapçılık ilkesinin toplumsal yapıyı nasıl kökten dönüştürebileceğinin en güçlü kanıtıydı. Artık ulus, sadece bağımsız bir coğrafyada yaşamıyor, aynı zamanda ortak ve sadeleştirilmiş bir dilde okuyor, öğreniyor ve düşünüyordu. Nene Hatun’un öğrendiği her harf, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine atılan bir tohumdu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.