Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
YÜZYILIN IŞIĞI Mustafa Kemal Roman Hüseyin TURHAL
Ateşten Doğuşun Hikayesi Bu, sadece bir Mareşalin biyografisi değil; bir idealin, bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun romanıdır. Mustafa Kemal. Bir liman şehri olan Selanik’in tozlu sokakları...
36. Bölüm

Bölüm 2: Askeri Mekteplerde Filizlenen Fikir

9 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Ana Odak Noktası: Manastır Askerî İdadisi ve Harp Okulu yılları. Vatan sevgisinin ve eleştirel düşüncenin uyanışı.
Tematik Vurgu: Çağdaş Eğitim (Batı düşüncesiyle tanışma)
Manastır Askerî İdadisi’nin yüksek taş duvarları, Mustafa Kemal’e sadece askeri disiplini değil, aynı zamanda düşünce disiplinini de öğretecek bir mabetti. Selanik’teki hırçın, meraklı çocuk gitmiş, yerine keskin zekâsını ve kararlı iradesini her adımda gösteren genç bir öğrenci gelmişti. Burası, cehaletle savaşın sadece ilkokul sıralarında değil, vatanın kaderinin belirlendiği cephelerde de verildiğini anladığı yerdi.
Manastır, Batı’nın fikirlerinin Balkanlar üzerinden İmparatorluğun içine sızdığı bir kavşaktı. Kemal, burada Ömer Naci gibi edebiyat ve hitabet tutkunu arkadaşlarıyla tanıştı. Okulun resmi müfredatının ötesinde, yasaklanmış Fransız yazarlarının eserlerini gizlice okumaya başladı. Jean-Jacques Rousseau’nun Toplum Sözleşmesi, Montesquieu’nün Kanunların Ruhu… Bu eserler, onun zihninde, mutlakiyetin katı kurallarıyla hürriyetin rüzgârı arasında bir çatışma başlattı.
Kemal, sadece askeri taktikleri öğrenmekle yetinmiyor, aynı zamanda tarihi bir laboratuvar olarak görüyordu.
"Bir asker, sadece silah kullanmayı bilmemeli," derdi, arkadaşlarına hararetle, "aynı zamanda milletinin geçmişini, hatalarını ve zaferlerini de bilmeli. Yoksa attığı her adım, köksüz bir rüzgârın savurduğu yaprak olur."
Bu dönemde, çağdaş eğitim onun için sadece ders kitaplarındaki formüller değil, eleştirel düşünme yeteneği anlamına geliyordu. Fransızca bilgisini geliştirmek için özel dersler aldı; çünkü Batı’nın fen, ilim ve bilimde ulaştığı seviyeye ancak o dilden çeviri yapmadan, doğrudan erişilebilirdi. O, sadece İmparatorluğun değil, tüm dünyanın kütüphanelerini zihnine taşımaya ant içmişti.
1899 yılında, hayatının en önemli dönüm noktalarından biri gerçekleşti: İstanbul’daki Harp Okulu. Payitaht’a geldiğinde, durumun Manastır’dan çok daha vahim olduğunu gördü. Devlet, dışarıdan gelen tehditlerle boğuşurken, içerideki çürümüşlük ve yozlaşma, vatanın temelini kemiriyordu.
Harp Okulu ve ardından girdiği Harp Akademisi, Kemal için bir "fikir ocağı" haline geldi. Sadece dersleri en yüksek notlarla geçmekle kalmadı, aynı zamanda gizli toplantılarda arkadaşlarıyla bir araya gelerek ülkenin kurtuluş yollarını tartıştı. Kendi el yazısıyla gazeteler, bildiriler hazırlıyordu. Artık o sadece bir öğrenci değil, vatanın geleceğine dair sorumluluk hisseden bir aydın subay adayıydı.
Akademideki hocaları onun zekâsına ve liderlik potansiyeline hayrandı, ancak fikirlerinin keskinliği bazen rahatsızlık yaratıyordu. Kemal’in reformist düşünceleri, Abdülhamit rejiminin baskıcı atmosferiyle sürekli çatışıyordu. O, padişaha körü körüne bağlılığı değil, milletin egemenliğine dayalı, bilimsel metotlarla yönetilen bir devlet idealini savunuyordu.
1905 yılında, Harp Akademisi’nden Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. Başarısının zirvesindeydi, ancak hemen ardından gelen tutuklanma, onun sadece bir öğrenci olmadığını, aynı zamanda sisteme karşı çıkan, ilerici bir isyancı olduğunu gösterdi. Tutuklandı, hapsedildi ve kısa bir süre sonra sürgün edilerek Şam’a gönderildi.
Sürgün, Kemal’i yıldırmadı, aksine azmini perçinledi. Şam’da, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu. Artık fikirlerini sadece sınıflarda değil, sahada, örgütlü bir mücadele ile hayata geçirme zamanı gelmişti.
Genç Mustafa Kemal, askeri mekteplerde geçirdiği bu on yılda, çağdaş eğitimin gücüyle sadece bir subay değil, ileride bir ulusun kaderini değiştirecek, aydınlanma hareketinin sönmez ışığı olacak bir liderin fikri temellerini atmıştı.
Bölüm Sonunun Vurgusu
Manastır'da filizlenen hürriyet ve bilim aşkı, Şam'da örgütlü bir eyleme dönüştü. Kemal, şimdi sadece bir asker değil, yıkılmakta olan bir imparatorluğun küllerinden yeni ve akılcı bir devlet kurma idealini taşıyan bir komutandı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL