Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
YÜZYILIN IŞIĞI Mustafa Kemal Roman Hüseyin TURHAL
Ateşten Doğuşun Hikayesi Bu, sadece bir Mareşalin biyografisi değil; bir idealin, bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun romanıdır. Mustafa Kemal. Bir liman şehri olan Selanik’in tozlu sokakları...
27. Bölüm

Beşinci Bölüm: Laiklik I (Eğitimde ve Hukukta Birlik)

8 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Beşinci Bölüm: Laiklik I (Eğitimde ve Hukukta Birlik)
(Karakterler: Mustafa Kemal Paşa, Kurgusal Maarif Nazırı Fuat Bey, Kurgusal İmam Osman Efendi, Genç Katip Rıza Bey)
Mart 1924, Ankara, Meclis Koridorları
Cumhuriyet’in ilanından sadece dört ay sonra, Ankara’nın meclis koridorları yine gergin bir havaya bürünmüştü. Mustafa Kemal Paşa’nın gündemindeki madde, sadece bir yasa değişikliği değil, bin yıllık bir düzenin sarsılması demekti: Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitim Birliği Yasası).
Maarif Nazırı Fuat Bey, Paşa’nın yanına telaşla yaklaştı. “Paşam, muhalefet çok sert. Bu kanun, tüm okulları Maarif Vekaleti’ne bağlayacak ve medreseleri kapatacak. ‘Dini eğitimin sonu gelecek’ diye korkuyorlar.”
Mustafa Kemal, Meclis salonunun kapısına baktı. Kapı ardında, yeni Türkiye’nin kaderi tartışılıyordu.
“Korkuları, cehaletin korunması içindir, Fuat Bey,” dedi. “Bir devletin hem çağdaş olması hem de eğitimi bölük pörçük bırakması düşünülemez. Halkçılık ve Milliyetçilik ilkeleri ancak eğitimde birlik ile sağlanır. Bir çocuk medresede okuyup dünyadan bihaber kalırken, diğeri Batı usulü okulda bilim öğrenirse, bu ülkeden tek bir ulus çıkmaz.”
Bloknot: Laikliğin özü, akıl ve bilimi temel almaktır. Eğitim, ideolojik ve dini dogma yerine, bilimsel yöntemle ilerlemelidir. Tevhid-i Tedrisat, yeni Türk ulusunun zihnini inşa eden ilk ve en önemli adımdır.
Kanun, büyük tartışmaların ardından kabul edildi: Türkiye’deki tüm okullar, Maarif Vekaleti’ne (Eğitim Bakanlığı) bağlandı. Medreseler kapatıldı.
Aynı gün, Şeriye ve Evkaf Vekâleti (Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı) kaldırıldı ve yargı yetkisi dini hükümlerden alınarak yeni kurulacak adalet sistemine devredildi. Artık din, devlet işlerinden ayrılmaya başlamıştı.
⚔️ İmam Osman Efendi’nin İmtihanı
Kayseri’de bir köy imamı olan Osman Efendi, bu kararı büyük bir şaşkınlıkla karşıladı. Torununun okuduğu mahalle mektebi kapatılmış, yerine yeni bir Cumhuriyet Okulu açılmıştı.
Osman Efendi, elinde asasıyla yeni okulun önünde durdu. İçeriden gelen neşeli çocuk sesleri ve yeni Türk alfabesiyle okunan sesler onu rahatsız ediyordu. O, dinini, Arap alfabesinden, yüzyıllık usullerle öğrenmişti.
Genç Katip Rıza Bey, şimdi Adalet Bakanlığı’nda görevliydi ve o köye yeni adliye binasının temelini atmaya gelmişti. Osman Efendi’yi okulun önünde görünce yanına yaklaştı.
“Osman Efendi, neden içerideki çocukların mutluluğuna katılmıyorsun?” diye sordu.
Osman Efendi, içten gelen bir kaygıyla yanıtladı: “Rıza Bey, biz ilmi dinin ışığında öğrendik. Şimdi her şeyi sekülerleştiriyorsunuz. Bu çocuklar Allah’ın emirlerini kimden öğrenecek?”
Rıza Bey, başını iki yana salladı. “Osman Efendi, din vicdan işidir, devlet işi değil. Paşa, kimsenin dinine karışmıyor. Ama devlet, adaleti sağlamak ve eğitimi yaymak zorundadır.”
“Şeriye Mahkemeleri’nin kalkmasıyla, yargı, artık kişilerin vicdanına ya da dinin değişken yorumlarına bırakılamaz. Kanunlar, herkes için eşit ve objektif olmalıdır. Bu, Paşa’nın Laiklik anlayışının hukuki temelidir.”
Hukukun Modernleşmesi
Osmanlı’nın son döneminde uygulanan dini esaslı yargı sistemleri (Şeriye Mahkemeleri), hem kadın hakları konusunda yetersiz kalıyor hem de ticaret hayatına ayak uyduramıyordu. Mustafa Kemal Paşa, çağdaşlaşmanın sadece orduda veya siyasette değil, toplumsal yaşamın en ince damarlarında da olması gerektiğine inanıyordu.
1926, Adalet Bakanlığı… Türk Medeni Kanunu'nun İsviçre'den alınarak Türk toplumuna uyarlanması için hummalı bir çalışma sürüyordu. Bu kanun, kadın-erkek eşitliğini hukuken sağlayan, evlilikte resmi nikah zorunluluğu getiren ve tek eşliliği esas alan devrim niteliğinde bir adımdı.
Mustafa Kemal, bu yasaların Meclis’ten geçmesi için büyük bir çaba gösterdi.
“Efendiler,” dedi. “Medeni Kanun, Laikliğin en keskin kılıcıdır. Hukuk, bir toplumu çağdaş yapar ya da yerinde saydırır. Biz yerinde saymayacağız. Bu kanunla, Türk kadını erkeğiyle eşit haklara sahip olacak, aile yapımız bilimin ve aklın üzerine kurulacaktır.”
Osman Efendi, bir süre sonra torununun elinden tutup yeni okula götürdü. Kendi eski inançları sarsılmıştı ama torununun gözlerindeki aydınlık ve merak, geleceğin sadece bilimde olduğunu ona fısıldıyordu. Laiklik, dini reddetmek değil, dini vicdana teslim edip devleti akla emanet etmekti.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL