SAHRA'NIN UYANIŞI ve YÜKSELİŞİ: M.S. 8000 - M.Ö. 5000
Sahra Çölü, bugün dünyanın en kurak ve geniş çöl alanlarından biridir; ancak yaklaşık 15.000 ila 5.000 yıl önce bu topraklar göllerle dolu, otlaklarla kaplı ve yaşamla iç içe bir ekosisteme sahipti. B...
Kayıtlar Salonu’nun loş ışığında, tozlu tomarlar arasında genç bir bilgin aniden ayağa fırladı. Elinde buruşuk, is lekeleriyle kaplı bir parşömen sallanıyordu. ”Bakın, bakın!” diye haykırdı, sesi taş duvarlarda yankılanarak. ”Bir çocuğun yazdığı mektup buldum!”
Bilginler, merakla genç adamın etrafına üşüştü. Titreyen parmaklarla parşömeni açtı ve okumaya başladı: Sevgili amcam, Babamla Kızıldeniz kıyısına yakın Jabal Zayt’tan geçerken yerin altından siyah, pis kokulu bir çamur fışkırdı. Babamın ayağına bulaştı, günlerce çıkmadı. Meraktan bir parça ateşe tuttuk… Birden alev aldı, arabamız yanıyordu az kalsın! Annem bağırdı, babam, “Bu, toprağın içinden gelen ateştir,” dedi. Çok korktum ama aynı zamanda merak ettim: Bu madde neden böyle yanıyor? Belki senin bilgin arkadaşların bunu çözebilir. Selamlar, Besna.
Salon bir an sessizliğe gömüldü. Yaşlı bir bilgin, gözlerini kısarak mırıldandı: ”Yerin içinden çıkan… yanıcı çamur mu? Bu olağanüstü!” Başka bir bilgin, ”Efsanelerde Jabal Zayt’tan ‘ejderha kanı’ diye bahsedilirdi. Belki de bu, o kutsal ateş!” diye ekledi, sesinde hem korku hem hayranlık vardı.
Hemen kralın huzuruna çıktılar. Karmen, tahtında dimdik oturuyordu. Mektup yüksek sesle okunduğunda kaşlarını çattı: ”Topraktan çıkan yanan siyah çamur mu? Getirin! Yanan siyah çamuru görmek istiyorum. Eğer bu doğruysa, göğün kapılarını açmanın anahtarı burada olabilir!”
9.1. İlk Denemeler
Bir ay sonra, Jabal Zayt’tan katırların sırtında derme çatma tulumlar ve küpler içinde siyah çamur saraya ulaştı. Koku öyle ağırdı ki köylüler burunlarını tıkayarak geri çekildi. ”Bu lağım kokusundan bin beter!” diye bağırdı biri. Çocuklar tiksintiyle kaçışırken, kadınlar mendillerle yüzlerini kapattı. Sarayın avlusu, merak ve kaosla dolup taşmıştı. Kayıtlar Salonu o gün bir deneyhaneye dönüştü.
9.2. Yağ Lambası
Genç bir bilgin, cesaretle öne çıktı ve bir yağ lambasına siyah çamurdan döktü. ”Belki bu, lambalarımızı daha parlak yapar!” dedi umutla. Meşaleyi yaklaştırdığında alev aldı… ama anında simsiyah bir is bulutu yükseldi. Salon dumanla kaplandı; bilginler öksürerek dışarı kaçıştı. Bir çocuk kahkahayla bağırdı: ”Bu lamba değil, duman makinesi!”
Kral Karmen, gözlerini ovuşturarak homurdandı: ”Bununla göğe çıkmaya çalışırsak, yıldızları değil, sadece kendi mezarımızı görürüz!”
Kayıtlar salonu günlüğü: Deneme 1: Yer yağı lambada yandı. Çok isli, gözleri yakar. Işık verir ama pis.
9.3. Sirke
Başka bir bilgin, ”Belki başka bir sıvıyla karışırsa sakinleşir,” diyerek bir çömleğe sirke doldurdu ve üstüne siyah çamur ekledi. Herkes merakla izledi. Ancak iki sıvı birleşmeyi reddetti; petrol, sirkenin üstünde inatla yüzüyordu. Avludaki çocuklardan biri kıkırdadı: ”Yağla sirke kavga ediyor! Kavanozda savaş çıkmış!” Bilgin, ciddiyetle not aldı: ”Birbirini reddederler. Yan yana durur, ama dost olmazlar.”
Kayıtlar salonu günlüğü: Deneme 2: Yer yağı sirke ile birleşmez. Üstte yüzer. Çocukların dediği gibi, kavanozda kavga ederler.
9.4. Kükürt
Bir başka denemede, öğütülmüş kükürt siyah çamura karıştırıldı. Alev, sarı bir ışıkla parladı, ama ardından öyle iğrenç bir koku yayıldı ki avludaki tavuklardan biri yere yığıldı. Panikle bir köylü bağırdı: ”Ateş tanrısı kurban istedi! Tavuk seviyor!” Karmen, burnunu tutarak kükredi: ”Hayır, aptallar! Bu zehirli duman!”
Kayıtlar salonu günlüğü: Deneme 3: Yer yağı kükürt karıştırılınca ateş daha şiddetli olur. Ama tavuk düştü, yani ölümcül duman çıkarır.
9.5. Amonyaklı Tuz
Cesur bir bilgin, hayvan idrarından yapılmış keskin kokulu bir tuzu çamura ekledi. Oda bir anda dayanılmaz bir kokuya boğuldu. Bilginlerden biri sandalyesinden yuvarlanarak bayıldı. Çocuklardan biri fısıldadı: ”Sihirbazı yere serdi!” Kalabalık kahkahalara boğulurken, kral öfkeyle bağırdı: ”Kendinizi öldürmek mi istiyorsunuz? Bu iğrenç kokuyla krallığım çöker!”
Kayıtlar salonu günlüğü: Deneme 4: Yer yağı amonyaklı tuz eklenince bilgin bayıldı. Koku dayanılmaz.
9.6. Doğal Gazın Keşfi
Denemeler günlerce sürdü. Sonunda yaşlı bir bilgin, ”Bu çamuru kapalı bir kapta ısıtırsak, belki dumansız bir ateş elde ederiz,” dedi. Demir bir kabı siyah çamurla doldurdular, ağzına keçi derisinden bir boru bağladılar ve altına ateş yaktılar. Bir süre sonra kabın içinden baloncuklar yükseldi; keçi derisi şişmeye başladı! Çocuklar gözlerini faltaşı gibi açtı: ”Bakın! İçinde görünmez bir rüzgâr var!”
Bir bilgin, borunun ucuna meşale yaklaştırdı. VUUUUSH! Dev bir alev fışkırdı. Kalabalık hayretle geri çekildi. Dizlerinin üstüne çöken bir bilgin, "Biz ateşi şişeye koyduk!" diye haykırdı. Karmen, dudaklarını büküp başını salladı: ”İşte, ateşin sırrı burada olabilir.”
Kayıtlar salonu günlüğü: Deneme 5: Yer yağı kapalı kapta ısıtıldığında kokusuz gaz çıkar. Gaz ateşte temiz ve mavi alevle hızla yanar. Bu gazla göğe yükselmek mümkün olabilir.
9.7. Depolama Sorunu ve Yeni Bir Fikir
Sevinç kısa sürdü. Ertesi sabah, keçi derisi tulumların sönüp indiği görüldü; gaz kaybolmuştu. Bir bilgin, tulumları ziftle kaplamayı denedi. Bu kez gaz içeride kaldı, ama bir hizmetkâr yanlışlıkla tulumu düşürünce PAF! diye patladı. Ortalık savaş alanına döndü; avludaki süs havuzu bile kıvılcımlarla dans etti.
Kral öfkeyle ayağa fırladı: ”Yıldızların sırrı diye başladık, köyü havaya uçuruyordunuz!” Ama gözlerindeki kıvılcım sönmemişti. Hırsla devam etti: ”Haydi, çalışmaya devam edin. Siyah ateşi ehlileştirin. Onu bana boyun eğdirin! Her basamak hedefe bir adım daha yaklaştırır.”
Çocukların kahkahaları, kadınların öksürükleri, bilginlerin panik bağırışları tarihe bir hatıra gibi yazıldı. Ve böylece, Kayıtlar Salonu’nda yeni bir çağın ilk kıvılcımları yanmaya başladı: Petrol Çağı.
...
9.8. Sahara & Nil-7 Diyaloğu (M.S. 8000)
Sahara (yuvarlak gözleri ışıl ışıl, minderin üzerinde dizlerini karnına çekmişti): “Nil-7… yani gerçekten de insanlar böyle kokan, patlayan şeylerle uğraştı mı? Tavukları bile öldürmüşler mi?”
Nil-7 (leopar desenli metal gövdesi ay ışığında parladı, göz sensörlerini kısarak sanki gülümsedi): “Evet küçük hanım. Merakları, korkularından büyüktü. O yüzden bazen saçma, bazen kahramanca denemeler yaptılar. Tavuk için üzücüydü, ama insanlık için büyük bir adımdı.”
Sahara (kaşlarını çattı): “Ben olsam… hiç tavuğu öldürmezdim. Başka bir yol bulurdum.”
Nil-7: “Senin çağında bilim, hayvanlara zarar vermeden ilerliyor. Onlar için bu bir lüks değil, bir hayaldi. Ama işte, senin gibi bir çocuğun sözü, o zamanlar bir krala bile yol gösterebilirdi.”
Sahara (biraz düşündü, sonra fısıldadı): “Peki bu petrol… Gerçekten göğe çıkmalarını sağladı mı?”
Nil-7 (sesi derinleşti, neredeyse masalsı bir tınıya büründü): “Yüzyıllar geçti. Önce lambaları aydınlattı, sonra şehirleri. Ardından, çelikten kuşların ve dev roketlerin yakıtı oldu. Sonunda, insanı yıldızlara taşıdı. Yani evet Sahara: O görünmez ruh, göğe çıkmanın kapısını araladı”
Sahara (gülümsedi): “O zaman devamını da anlat bana, Nil-7. Gazı şişeye koydular, peki sonra ne yaptılar?"
Nil-7 (gövdesindeki ışıklar hafifçe titredi, masal anlatıcısının sabrı ile konuştu): “Sonra Sahara… depolamayı öğrenmeye çalıştılar. Gazın kaçağını, patlamasını, onu nasıl zapt edeceklerini. İşte oradan, ilk demir fıçıların hikâyesi başlıyor…”
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.