Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
SAHRA'NIN UYANIŞI ve YÜKSELİŞİ: M.S. 8000 - M.Ö. 5000
Sahra Çölü, bugün dünyanın en kurak ve geniş çöl alanlarından biridir; ancak yaklaşık 15.000 ila 5.000 yıl önce bu topraklar göllerle dolu, otlaklarla kaplı ve yaşamla iç içe bir ekosisteme sahipti. B...
11. Bölüm

9: Göç Kararı (M.Ö. 4992)

78 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum
Bölüm 9: Göç Kararı (M.Ö. 4992)

O sabah, köyün ortasında toplanan kalabalığın yüzleri taş gibi çatlamıştı. Güneş, çatlak tenlerde yanıyor, suskunluk yanan havayı daha da ağırlaştırıyordu.

Khaalid, annesinin eline tutunmuş, küçük kardeşini kucağında tutarken insanların yüzlerini inceledi. Korku, yorgunluk ve beklenen bir son gibi. Khaalid, dedesinin gözlerinde bir vedanın gölgesini gördü; Sahra’ya, göle, sazlıklara veda.

Babası, kuru bir taşın üzerine çıkıp konuşmaya başladı. Sesi yorgundu ama kararlıydı:
“Kervan, doğuya gitti. Nil’in yolunu biliyor. Onların izinden yürüyeceğiz.”

Bazı köylüler başını eğdi, bazıları suskun gözyaşlarını gizledi. Geriye kalmak, yavaş bir ölümdü. Gitmek, belki yaşam. Karar alındı.

9.1. Toplanma

Köy, bir arı kovanı gibi hummalı bir uğultuya büründü. Kadınlar eşyaları bohçalarken, erkekler son kalan hayvanlara halatlar bağladı.
Khaalid, babasının eski saz ağını sardığını gördüğünde sordu:
“Baba, artık göl yok. Sazla ağ ile ne yapacağız?”

“Nil’e vardığımızda suyun sesini yeniden duyacağız.”

Annesi bir avuç kuru toprağı mendiline koyup bağlarken fısıldadı:
“Bu bizi doğuran toprağımızın hatırası. Ama artık başka bir yer çağırıyor.”

Khaalid, annesinin sözlerini anlamaya çalıştı. Evleri geride kalmıştı. Ama eşyalar hâlâ ellerindeydi. Anılar, taşınabilir miydi?

9.2. Çocukların Vedası

Khaalid, Ayla’yla birlikte gölün eski kıyısına yürüdü. Çamurdan geriye sadece çatlamış bir oyuk kalmıştı. Ayla yere çömeldi, kuru bir sazı eline aldı.
“Nil’de Ko’ra’lar var mı?”

“Belki… Belki orada da şarkı söylerler.”

Ayla, sazı ağzına götürüp üfleyerek ince bir ses çıkardı, ona uzattı.
“Bu bizim oyunlarımızın sesi. Unutma.”

Khaalid, başını eğdi. Sahra’dan ayrılmak, bir arkadaşını gömmek gibiydi.

9.3. Son Gece

Köyün ortasında ateş yakıldı. Son defa.
Dede, dumanlı gözlerle konuşmaya başladı:
“Atalarımız yıldızlara bakar, rüzgârı dinlerdi. Onlar da suyu izleyerek yola çıktı. Biz de öyle yapacağız.”

Khaalid başını dizine koydu, gözlerini yıldızlara dikti. Her biri göğe kazınmış bir hikâyeydi. Ama artık hepsi uzaktı.

9.4. Yolun Başlangıcı

Ertesi sabah, köy sessizce uyanmıştı. Khaalid, küçük kardeşine son bir bakış attı, annesinin gözlerindeki endişeyi gördü ama babasının kararlılığından güç aldı. Babası, yavaş ama emin adımlarla hazırlık yapıyordu.

Khaalid, yavru devesinin yanına gitti. ”Hazır mısın, dostum?” diye fısıldadı. Deve başını hafifçe eğdi, sanki anlamış gibi. Su kabını doldurduğunda, küçük adımlarını Khaalid’in yanında attı.

Sabah olduğunda, eşekler anırarak yürüdü. Eşyalar yüklendi. Dede, bastonuna yaslanarak önde yürüyor, ama adımları her geçen saat daha ağırlaşıyordu. Annesi, küçük kardeşini sırtına bağlamış, alnındaki ter damlaları kumlara düşüyordu.

Gölün kurumuş kıyısından köyün dışına doğru yürümeye başladılar; kumlar ayaklarının altında sessizce çatlıyordu. Khaalid annesinin elini tuttu. Arkalarında kalan köy ufukta siliniyordu. Gökyüzü soluktu, ama doğudan ince bir şarkı geliyordu. Nil, uzak bir umut olarak çağırıyordu, ama yol, kumların ve güneşin acımasızlığıyla kaplıydı.

Yol uzun ve sıcak olacaktı, ama Khaalid’in yüreğinde bir umut vardı. Babasının rehberliğinde, Nil’in bereketli sularına doğru ilerlediler. Yavru deve, adeta onun gölgesi gibi, her adımda yanında yürüyordu. Gökyüzü, rüzgâr ve kumlar, eski günlerin hatırasını taşırken, Khaalid artık yalnız değildi. Doğayla ve dostuyla birlikte, yeni bir hayata doğru yola çıkıyordu.

9.5. Kervanda

Şafak, gökyüzünü soluk bir pembeyle boyarken, kervan ağır adımlarla ilerliyordu. Toz, kum, ter… Gölün hatırası şimdi sadece bir saz parçasıydı.
Tareq, sinirle yürüyordu; gençti, sabırsızdı:
“Daha ne kadar yol kaldı?”

“Bu sadece başlangıç. Sahra sabırsız olanı sınar,” dedi Tareq'in annesi. ”Ama Nil bekler.”

Ayla sessizdi. Khaalid, onun elindeki kuru sazı tuttu. Uçsuz bucaksız kumlar arasında ilerlerken, ikisi de aynı soruyu içten içe soruyordu: ”Gerçekten var mı Nil?”

Dede ”Dinlenelim,” dedi, sesi çöldeki rüzgâr gibi yorgun ama kararlı. Köylüler, eşeklerin gölgesine sığındı. Annesi, küçük kardeşine son damla suyu içirdi; testiler, artık boşalmıştı. Khaalid, babasının yüzündeki endişeyi gördü. ”Su ne zaman bitecek, baba?” diye sordu, sesi titreyerek. Babası, ”Bitti diyemedi,” ufka bakarak cevap verdi: ”Nil’e varana kadar dayanmalıyız, oğlum. Sahra, bizi sınar, ama vazgeçmeyiz.”

Gün batarken, kervan bir vahanın gölgesine ulaştı. Ufukta, birkaç cılız palmiye ve küçük bir su birikintisi belirdi. Köylüler, sevinçle koştu;

9.6. Aldatıcı Vaha

Akşam üzeri bir vaha göründü. Göz kamaştırıcı bir serap gibi. Khaalid, Ayla ile birlikte suya doğru atıldı. Ama yaklaştıklarında, suyun durgun ve bulanık olduğunu gördüler.
Zehir gibi tuzluydu.

“İçmeyin,” dedi dede. ”Sahra, umudu da sınar.”

Khaalid’in içi daraldı. Su vardı ama içilemiyordu. Gökyüzü renk değiştirirken, umut solmaya başladı.

9.7. Gece

Sahra, bu kez soğuktu. Titreyen çocuklar, çatlamış dudaklar, suskun anneler.
Ayla, Khaalid’e fısıldadı:
“Belki Nil’de rüzgâr daha yumuşaktır.”

“Belki de Ko’ra’lar bizi bekliyordur.”

İkisi de gözlerini kapadı. Kumun üstünde, yıldızların altında, bir rüyaya tutundular.

9.8. Yeni Gün

Uyandığında, şafak sökmek üzereydi. Kervan yeniden yola çıktı. Bu kez daha sessizdi. Daha kararlı.
Güneş yükseldikçe, Sahra’nın sıcağında ısınan kum, ayakları yakıyor, dudakları çatlıyordu. Khaalid, Ayla’nın yanında yürüyordu. Khaalid geriye baktı. Sahra sadece bir gölgeydi artık. Önlerinde, çok uzaklarda Nil vardı. Her adım Sahra'nın hatırasından uzaklaştırıyor, Nil’in şarkısına yaklaştırıyordu.
Nil. Bir nehirdi.
Belki bir medeniyetin geleceği idi. Dillerinde o kadim şarkı, yürüyorlardı.

Veda ve Umut Şarkısı : "Sahra’dan Nil’e"
Taş gibi yandık, kum gibi savrulduk
Sazları bıraktık, rüzgâra sorduk
Gökyüzü suskun, göl artık yok
Sahra’ya veda ettik, ağladık çok
Ey Nil, ses ver bize
Toprağında gölgemizi bulalım
Ey Nil, ses ver bize
Kök salalım, su olalım
Ayak izlerimiz silinir kumda
Geceler buz, gündüzler kor da
Bir hayal gibi göçtü köyümüz
Korkuyu yendik, yürüyoruz düz
Bir avuç su, bir damla yankı
Söyleriz içimizde bu eski şarkı
Ko’ra’lar uzakta belki de yakın
Taşırsın anıyı varsa saygın
Çocuklar büyür, sazlıkta güler
Sahra bir rüyaydı, uyandık yeter
Kuru eller çamura değsin yine
Umut taşıyoruz o eski efsane
Ey Nil, ses ver bize
Toprağında gölgemizi bulalım
Ey Nil, ses ver bize
Kök salalım, su olalım

9.9. Sahara & Nil-7 Diyaloğu (M.S. 8000)

Sahara (sessizce):
“Nil-7... Sence gerçekten Nil var mı?”

Nil-7 (cevabı geciktirerek):
“Bazıları Nil’i bir nehir sanır. Ama o, bazen sadece bir yön, bir neden, bir umuttur.”

Sahara (başını yana yatırır):
“Yani oraya vardıklarında, su bulamayabilirler mi?”

Nil-7:
“Belki de. Ama asıl mesele suyu bulmak değil, susuz kalmamak için yürümeye devam etmektir.”

Sahara (gözlerini kısarak):
“Ama Ayla çok susamıştı. Khaalid’in kardeşi de... Gerçek umut hep bu kadar uzak mı olur?”

Nil-7 (nazikçe):
“Gerçek umut, seni ileriye zorlayandır. Yakın olsaydı, hikaye olmazdı, Sahara.”

Sahara (kendi kendine fısıldar):
“Peki ya ben... Ben neyin hikayesiyim?”

Nil-7 (bir duraksamayla, sesi değişir):
“Senin hikâyen henüz yazılmadı. Belki sen, birinin Nil’isin.”
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL