SAHRA'NIN UYANIŞI ve YÜKSELİŞİ: M.S. 8000 - M.Ö. 5000
Sahra Çölü, bugün dünyanın en kurak ve geniş çöl alanlarından biridir; ancak yaklaşık 15.000 ila 5.000 yıl önce bu topraklar göllerle dolu, otlaklarla kaplı ve yaşamla iç içe bir ekosisteme sahipti. B...
Batıdaki kızıl ufuk, Nil Nehri'nin sularına adeta kan rengi bir yakut gibi yansıyordu. Güneş, Nil'in üzerinde turuncu ve mor renklere boyanmıştır. Köy meydanı, her zamankinden daha kalabalıktır. Köylüler, her an gelecek bir haberi bekler gibi toplanmıştır. Çocuklar sabırsızlıkla etrafta koşuştururken, yaşlılar sessizce oturmaktadır. Ayla, çadırının önünde durmuş, ufka doğru endişeli bir bekleyiş içindedir. Rüzgar, saçlarını yavaşça savurur.
Ayla'nın gözleri, ufkun sisli perdesini delmeye çalışıyordu. Nil'in hafif esintisinde dalgalanan saçlarıyla bir heykel gibi duruyor, gözlerindeki özlem nehirde parlayan yıldızlar gibi ışıldıyordu. Belki kaç yüz defadır kendi kendine mırıldanıyordu : "Nerede kaldın Khaalid?"
Bir çocuk koşarak gelir, heyecanla bağırır: "Geliyor! Khaalid geliyor!"
Ufukta beliren toz bulutu, bir orduya işaret ediyordu. Ancak bu, savaşın değil, zaferin tozuydu. Bulutun içinden, yorgun ama mağrur onbir savaşçı bineklerinin üzerinde belirir. Atlar, çölün yorgunluğunu omuzlarında taşıyordu.
Uzakta, savaşçılar arasında en önde bir siluet belirir. Bu, Khaalid'dir. Khaalid'in duruşu, bir kralın gururunu yansıtıyordu. Devesi yorgun, Khaalid'in üzerinde savaşın ve yolculuğun izleri vardır. Köylüler bir anda hareketlenir. Fısıldaşmalar sevinç çığlıklarına dönüşür: "Khaalid geliyor! Şefimiz geliyor, Koruyucumuz, Kahramanımız!"
Bir ozan elindeki enstrümanı çalmaya başlar. Şarkısı, Khaalid'in adını ve kahramanlıklarını anlatır:
"Gölün sesiyle doğmuştu, Kum fısıldar adını rüzgâra, Khaalid der, yankılanır taşlarda... O yürürken ay ışığı bile çekilir kenara... Nil'in en güçlü leoparı gibi, Haydutların korkulu rüyası... Bir pençe izi gibi bir bakışı yeter, Karanlık bile diz çöker ardından."
Ayla'nın kalbi hızla çarpar, gözleri dolar. Ozanın şarkısıyla gururlanır.
Köye girince Khaalid ve arkasında on askerle birlikte aynı anda bineklerinden inerken, kumlar onların ağırlığı altında titrer. Devenin sevimli dudaklarından çıkardığı ses köyün taş duvarlarında yankılanır. Hepsinin yüzünde yorgun ama huzurlu bir gülümseme vardır. Köylüler, Khaalid'in etrafını bir fırtınanın savurduğu yapraklar gibi sarar, fakat onun gözleri Ayla'yı arar. Gençler onu havaya kaldırırlar, omuzlarında taşımaya başlarlar.
Şarkılar daha yüksek sesle söylenir. Köyün genç kızları boynuna çiçeklerden yapılmış kolyeler takar. Bir kadın koşarak Khaalid'e sarılır. Oğlum, Khaalid! Hoşgeldin! Annesinde kavuşmanın sevinci vardır. Khaalid gülümserek bakar.
Ayla kalabalığın arasından sıyrılır. Yavaşça Khaalid'e yaklaşır. Konuşamaz, sadece gözlerinde özlem ve sevgi vardır. O an Khaalid kalabalığın içinden sadece Ayla'yı görür. Ona doğru yürür. Khaalid Ayla'ya yaklaştığında, köyün tüm gürültüsü ikisi için sanki bir anda sessizliğe döner. Fısıldar, sesi çöl rüzgarı kadar yumuşaktır.: "Geri döndüm, Ayla..."
Ayla elini Khaalid'in yanağına koyar. Parmakları savaştan nasırlaşmış derisinde dolaşır.: "Sana bir şey olacak diye çok korktum. Bir daha gitmeyeceksin, değil mi?"
Khaalid Ayla'ya sarılır, kolları onun etrafında bir kale gibi kenetlenir, başını omzuna yaslar: "Artık güvendesin. Artık hepimiz güvendeyiz."
Diğer on savaşçının, anneleri, babaları ve kardeşleri sevdiklerine doğru koşar. Bir anne, oğlunun yüzünü ellerinin arasına alır, yorgun yanaklarını öper. Bir baba, sırtını sıvazlar, gözlerinde yaşlarla "Artık büyüdün, aslanım" diye fısıldar. Genç savaşçılar, ailelerinin kollarına sığınır.
On at sırtlarında haydutlardan ele geçirdikleri zengin ganimetleri ve kralın hediyelerini taşıyordu. Parlak taşlarla bezeli, işlemeli deri zırhlar, yontulmuş kılıçlar, bol miktarda gümüş ve altından yapılmış süs eşyaları göz kamaştırıyordu.
Genç savaşçılar, ganimetleri köy meydanının ortasına sererler. Khaalid, elindeki kraliyet mührü taşıyan bir sandığı açar. İçinde Kral Kwakwu'nun hediyeleri olan, ince işlemeli kumaşlar, parlak boncuklar ve bol miktarda yiyecek vardır.
Khaalid sandıktan bir miktar tahıl alır, köyün yaşlılarından birine uzatır. Bu ganimetler, sadece bizim değil, hepimizin. Sizin dualarınız ve desteğiniz sayesinde kazandık.
Gençler, kendi paylarına düşenleri ailelerine ve komşularına dağıtır. Bir genç, babasına yepyeni bir mızrak verirken, bir diğeri annesine parlak bir kumaş hediye eder. Köylüler, bu cömertlik karşısında duygulanır, Khaalid ve gençleri bir kez daha alkışlarlar.
Ay, Nil'in üzerinde parlayan bir inci gibi yükselirken, Khaalid ve Ayla el ele tutuşmuş, sevinç çığlıkları ve coşkulu şarkılar arasında durur. Khaalid Ayla'ya döner, eliyle omzunu tutar: "Gidelim..."
Ayla başını usulca sallar, gözleri hala nemlidir: "Çok yorgunsun."
Khaalid, Ayla'nın elini tutar. Kalabalığın arasından, artık kendilerine ait olan çadıra doğru ilerlerler. Köyün neşeli gürültüsü, adımlarından geride kalır.
21.1. KHAALID'İN ÇADIRI - GECE
Çadırın içi, yakılan küçük bir ateşin loş ışığıyla aydınlanmıştır. Duvarlara asılan işlemeli kilimler ve hayvan derileri, sıcak bir yuva hissi verir. Khaalid ve Ayla, çadırın ortasındaki mindere otururlar. Khaalid, yarasını saran bezi gevşetir. Ayla Yarasına dokunur, endişeyle fısıldar: "Yaran hala iyileşmedi... Acıdı mı?"
Khaalid, Ayla'nın elini tutar, alnına bir öpücük kondurur. "Seni gördüğüm an, tüm acılarım bitti. Asıl yaram, senden ayrı kalmakmış."
Ayla, Khaalid'in yorgun yüzüne bakar, parmakları sakalında gezinir: "Her gece, gökyüzündeki en parlak yıldıza bakıp senin sağ salim dönmen için dua ettim. Seni o kadar özledim ki... Bazen, bu köyde tek başıma kaldığımı sandım."
Khaalid, elini Ayla'nın yanağına koyar: "Asla yalnız değildin. Seni her düşündüğümde, Nil'in serin sularını hissediyordum. Senin varlığın, en zor anlarımda bana güç verdi. Çocukları kurtarmak için haydutlarla dövüşürken, her darbeyi senin için savurdum."
Ayla'nın gözleri tekrar dolar. Başını Khaalid'in göğsüne yaslar: "Biliyorum... Ozanın şarkılarını duydum. Biliyorum, artık sadece benim kocam değil, bir kahramansın. Ama benim için her zaman, kalbi kocaman olan o genç Khaalid olacaksın."
Khaalid Ayla'yı kollarının arasına alır. Birlikte yorgunluklarını ve özlemlerini paylaştıklarında, tüm dünya sessizleşir: "Benim için de sen... Hayallerimi süsleyen, beni bekleyen güzel eşimsin."
Ayla başını kaldırır, gözleri Khaalid'in gözlerinde kaybolur: "Bundan sonra, hiçbir fırtına bizi ayıramayacak, değil mi?"
Khaalid, Ayla'nın saçlarını okşar: "Söz veriyorum... Bundan sonra hep yanımda olacaksın."
Bu, sadece bir dönüş değil, aynı zamanda yeni bir dönemin başlangıcıydı. Khaalid, artık sadece bir savaşçı değil, halkının efsanevi koruyucusu, Ayla'nın ise sığınağıydı.
...
21.2. Sahara & Nil-7 Diyaloğu (M.S. 8000) Sahara: “Ayla niye Khaalid’e ‘Bir daha gitme’ dedi? Khaalid yine gidecek mi?”
Nil-7: “Ayla, Khaalid’i özlemişti, Sahara. Onun savaşta kaybolacağından korktu, çünkü Nil’in kıyıları tehlikeliydi. Khaalid, ‘Hep yanındayım,’ dedi, ama kahramanlar bazen köyü korumak için gitmek zorundadır. Ama merak etme, Khaalid her zaman geri döner, çünkü Ayla onun yıldızı!”
Sahara: “Khaalid niye ganimetleri köylülere verdi? Kendine bir şeyler alsa olmaz mıydı?”
Nil-7: “Khaalid’in kalbi, Nil kadar genişti, Sahara. Ganimetleri köylülere verdi, çünkü köyün gücü hepimizin gücüdür. O, parlak taşlardan çok, köylülerin gülümsemesini istedi. Ama belki Ayla için bir boncuk saklamıştır, kim bilir?”
Sahara: “Kraliyet mührü neydi? Sihirli bir şey miydi? Mühür Khaalid’i kral mı yaptı?”
Nil-7: “Haha, Sahara, mühür sihirli değildi, ama kralın gücünü taşıyordu! Taştan yapılmış, üzerine kralın işareti oyulmuş bir amblemdi. Khaalid onu gösterdiğinde, herkes hediyelerin kraldan geldiğini anladı. Sanki kralın sesi, o taşta konuşuyordu! Mühür, Khaalid’i kral yapmaz, ama kralın ona ne kadar güvendiğini gösterir. O taş, Khaalid’in köyü koruduğunu ve kralın dostu olduğunu söylüyordu. Belki bir gün, o güven Khaalid’i daha büyük yerlere taşıyacak!”
Nil-7: “Ayla, Khaalid’i çok sevdiği için korktu, Sahara. Yara, haydutlarla savaşırken alınmıştı. Derin, ama Khaalid güçlüydü. Ölmek mi? Belki bir an tehlikede oldu, ama Nil’in ruhu onu korudu. Ayla’nın sevgisi, en iyi ilaçtı!”
Sahara: “Khaalid, Ayla’ya niye ‘Asla yalnız değildin’ dedi? Ayla gerçekten yalnız değil miydi?”
Nil-7: “Ayla, Khaalid savaşta diye kendini yalnız hissetti, Sahara. Ama Khaalid, ‘Asla yalnız değildin,’ dedi, çünkü Ayla’yı her an düşündü. Onun hayali, Khaalid’e güç verdi. Köylüler de Ayla’yı yalnız bırakmadı. Komşular, ozanlar, hepsi onunlaydı.”
Sahara: “Khaalid ve Ayla çok tatlı! Yarın devamını anlat, tamam mı? Ama içinde senin gibi bir leopar olsun!”
Nil-7: “Söz, küçük bilge. Yarın, bir leopar kahraman olacak!”
Gözlerini kapadı. Uykuya dalarken odanın ışıkları kısıldı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.