Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
53. Bölüm

Rızalık Ahlakının İnsani Temelleri: Alevi-Bektaşi Öğretisinin Agnostik Bir Perspektiften Analizi

25 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğinin merkezinde yer alan "rızalık" kavramını, teolojik bir çerçevenin ötesine taşıyarak, seküler ve agnostik bir etik sistem olarak inceler. Agnostisizmin ("Tanrı'nın varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceği inancı") temel aldığı metodolojik şüphecilik ve insani otonomi vurgusundan hareketle, makale, "eline, beline, diline sahip ol" ilkeleriyle somutlaşan ahlak anlayışının, insan-ı kâmil idealine ulaşmak için ilahi bir yaptırıma ihtiyaç duymaksızın nasıl işleyebileceğini sorgular. "Allah'ı insan yarattı bakışıyla bak" ifadesi, bu çalışmanın çıkış noktasını oluşturur; zira bu ifade, dini kavramların antroposantrik (insan-merkezli) kökenine işaret eder ve ahlakı, insanlar arası ilişkiler ("rızalık") ve bireyin içsel sorgulaması ("özünü yoklamak") üzerine inşa eder. Tevrat, İncil ve Kur'an'daki karakterler ve emirler, mutlak ilahi buyruklar olarak değil, insanlığın ahlaki arayışının tarihsel ve kültürel tezahürleri olarak analiz edilecektir.

Anahtar Kelimeler: Alevilik, Bektaşilik, Rızalık, Agnostisizm, Seküler Etik, Antroposantrizm, İnsan-ı Kâmil, Özeleştiri.

Giriş: İlahi Yaptırımdan Bağımsız Bir Ahlak Mümkün müdür?

Geleneksel dinler, ahlakı genellikle ilahi bir buyruk ve nihai bir hesap verme (ahiret) mekanizmasıyla temellendirir. Ancak Alevi-Bektaşi metinlerinde, özellikle de incelediğimiz bu metinde, ahlakın odağında "Hak-Muhammed-Ali" üçlemesi olsa da, pratik vurgu doğrudan insan ve toplum ilişkileri ("rızalık") ile bireyin kendi vicdanı ("özünü yoklamak") üzerindedir. Bu makale, metnin bu yönünü öne çıkararak, onun agnostik bir dünya görüşüyle nasıl uyumlu olduğunu ve hatta onu desteklediğini göstermeyi amaçlar. Agnostisizm, mutlak bilgi iddialarına karşı çıkarak, ahlakın kaynağını insanın kendi akıl, vicdan ve toplumsal uzlaşısında aramamız gerektiği sonucuna götürür. Bu, metindeki "Akla, mantığa, bilime, fenne yakın olana İNSAN denilir" tanımıyla birebir örtüşür.

1. Bölüm: Agnostik Bir Perspektiften "Üçler" ve Ahlakın Kaynağı

"Eline, beline, diline sahip ol" ilkesi, agnostik bir okumada, ilahi bir emir değil, insan olmanın rasyonel ve pratik bir gereğidir.

Eline Sahip Olmak: "Koymadığını alma" ilkesi, toplumsal düzenin ve bireysel mülkiyetin sürdürülebilirliği için evrensel bir sosyal sözleşme maddesidir. Bu, Thomas Hobbes'un "doğa durumu"ndaki kaostan çıkış yolu olarak gördüğü, bireyin bazı özgürlüklerinden vazgeçmesi fikriyle paraleldir. Cezası, ilahi değil, toplumsaldır (dışlanma, güvensizlik).

Beline Sahip Olmak: "Yanlış yatakta uyuma" emri, agnostik bir bakışla, ilişkilerde karşılıklı rıza, sadakat ve insan onurunun korunmasına dayanır. İffet, bir tanrı buyruğu değil, sağlıklı birey ve toplum psikolojisinin bir gereğidir.

Diline Sahip Olmak: "Görmediğini söyleme", bilgi felsefesi (epistemoloji) ve agnostisizmin temelidir. Kesin olarak bilemeyeceğimiz şeyler hakkında konuşmamak, dogmatizmi reddetmektir. "İncinme, incitme" ilkesi ise, etik bir altın kuraldır: Size yapılmasını istemediğiniz şeyi siz de yapmayın. Bu, herhangi bir dini inanca bağlı olmaksızın savunulabilecek seküler bir ahlak ilkesidir.

2. Bölüm: Sorumluluk ve Özeleştiri: İlahi Adaletin Yerine İnsani Sorumluluk

Agnostisizm, nihai bir yargıç fikrinden uzak durduğu için, sorumluluğu tamamen bireye yükler.

"Ayağına taş dolansa suç taşta mı sende mi?" sorusu, agnostik bir birey için hayati önem taşır. "Kader" veya "ilahi irade"yi suçlamak bir kaçış yoludur. Birey, hayatındaki aksiliklerin ve hataların birincil sorumlusu ve çözümünün de tek kaynağı olarak kendisini görmelidir. Bu, varoluşçu felsefenin (Sartre, Camus) "kendini inşa etme" sorumluluğuyla birebir örtüşür.

"Arif özünü yoklar, cahil kendini aklar" dizeleri, agnostik bir bireyin içsel disiplinini tarif eder. Dışarıdan gelecek bir ceza veya ödül olmadığına (veya bilinemeyeceğine) göre, kişinin kendi kendini denetlemesi, ahlakın tek garantörüdür. Bu, bir "içsel mahkeme" kurmaktır.

3. Bölüm: Rızalık: İlahi Değil, Toplumsal ve Bireysel Uzlaşının Nihai Hedefi

Agnostisizm için ahiret inancı bir bilinemezdir. Dolayısıyla, ahlakın nihai hedefi ilahi hoşnutluk (rıza) değil, insanlar arasındaki rızalıktır.

Metindeki "tavuk" örneği mükemmeldir. Agnostik bir kişi, tavukları yediği için cehenneme gitmekten korktuğu için değil, komşusunun hakkını yemiş olmanın ve toplumsal güveni zedelemenin verdiği rahatsızlıkla hareket eder. Telafi, dini bir borcu değil, insani ve toplumsal bir borcu ödemektir.

Rızalık alma süreci, dini bir af mekanizması değil, psikolojik ve sosyolojik bir iyileşme sürecidir. Mağduru dinlemek, hatayı kabul etmek ve tazmin etmek, travmayı onarmanın ve toplumsal bağı yeniden kurmanın seküler yöntemleridir. İnsan-ı kâmil olma, ilahi bir mertebe değil, olgun, sorumlu ve toplumla barışık bir birey olma halidir.

4. Bölüm: "Allah'ı İnsan Yarattı Bakışı" ve Kutsal Metinlerin Agnostik Analizi

Bu ifade, agnostik analizin anahtarıdır.

Antroposantrik Bir Okuma: Bu bakış, tüm tanrı tasavvurlarının, kutsal metinlerin ve dini kurumların, onları yaratan insan topluluklarının tarihsel, kültürel ve psikolojik koşullarının bir ürünü olduğunu varsayar. Tevrat'taki savaş emirleri, İncil'deki mesih beklentisi veya Kur'an'daki toplumsal hükümler, ait oldukları zamanın ve coğrafyanın insanlarının karakterlerini, korkularını, umutlarını ve ahlaki çabalarını yansıtır.

"İncele, analiz sentez çözümleme yap" çağrısı, bu nedenle, agnostik ve eleştirel bir metin incelemesinin tam da metodudur. Metinler, mutlak hakikatler olarak değil, insanlık tarihinin ahlaki ve felsefi belgeleri olarak okunmalıdır. Bu, onların değerini azaltmaz, aksine, içlerindeki evrensel insani hikayeyi ve etik arayışı daha görünür kılar.

Sonuç: Rızalık Yolu, İnsani bir Yoldur

Bu çalışma, Alevi-Bektaşi öğretisindeki "rızalık" kavramının, onu doğuran teolojik bağlamdan bağımsız olarak, tamamen seküler ve agnostik bir etik sistemin temeli olarak işlev görebileceğini ortaya koymuştur. "Üçler" kuralı, insanlığın kolektif bilgelik ürünü olan evrensel ahlak kurallarıdır. Özeleştiri mekanizması, dışsal bir yargıç olmadan da işleyebilecek bir içsel vicdan geliştirmenin yoludur. Rızalık ise, ahlakın nihai hedefinin, tanrısal değil, insani ve toplumsal uzlaşma olduğunu gösterir. "Allah'ı insan yarattı" bakışı, bizi, ahlakı gökyüzünden yeryüzüne, insanın kendi sorumluluğuna indirger. Bu, dini reddetmek değil, onun özünü, insani değerleri merkeze alarak yeniden yorumlamak ve böylece her inançtan veya inançsızlıktan insan için geçerli olabilecek bir insanlık etiği önermektir.

Kaynakça

Alevi-Bektaşi Kaynakları:

Buyruk (Şeyh Safi Buyruğu).

Kaygusuz Abdal. Budala-name.

Agnostisizm ve Seküler Etik:

Huxley, Thomas H. Agnostisizm Üzerine.

Russell, Bertrand. Neden Hıristiyan Değilim?.

Nietzsche, Friedrich. Tan Kızıllığı (Ahlakın Eleştirisi üzerine).

Harris, Sam. The Moral Landscape: How Science Can Determine Human Values.

Din Felsefesi ve Antroposantrizm:

Feuerbach, Ludwig. Hıristiyanlığın Özü. (Din, insan özünün yansımasıdır tezi).

Freud, Sigmund. Bir Yanılsamanın Geleceği. (Din, bir yanılsamadır).

Armstrong, Karen. Tanrı'nın Tarihi. (Tanrı tasavvurlarının tarihsel evrimi).

Karşılaştırmalı Metin Analizi:

Armstrong, Karen. Kutsal Kitap: Bir Biyografi.

Tevrat, İncil, Kur'an-ı Kerim (Tarihsel-eleştirel metinler olarak).

Varoluşçu Felsefe:

Sartre, Jean-Paul. Varoluşçuluk Bir Hümanizmdir. (İnsan kendini kendi yapar).

Camus, Albert. Sisifos Söyleni. (Absürde karşı başkaldırı ve sorumluluk).
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL