Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
Öz: Bu çalışma, "Eline, beline, diline sahip ol" ilkeleriyle özetlenen Alevi-Bektaşi etik sistemini, onun tarihsel arka planını oluşturan 1240 Babailer İsyanı'ndan yola çıkarak disiplinlerarası bir bakışla inceler. Metnin merkezinde yer alan "rızalık", "tazmin" ve "insan-ı kâmil" kavramları, Marksist bir sosyolojik analiz, psikolojik bir olgunlaşma teorisi, felsefi bir hümanizm ve tarihsel bir perspektifle ele alınacaktır. Çalışma, bu öğretinin, sadece dini bir dogma olmadığını, aksine, Anadolu'daki baskı ve sömürü mekanizmalarına (Selçuklu ortodoxsisi, feodal vergi düzeni, Moğol yağması) bir tepki olarak şekillenmiş, devrimci ve hümanist bir dünya görüşünün etik ifadesi olduğunu savunmaktadır. "Allah'ı insan yarattı bakışı" gibi radikal ifadeler, dinin toplumsal bir projeksiyonu olarak eleştirel teoriler (Feuerbach) ve psikolojik arınma süreçleri bağlamında yorumlanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Babailer İsyanı, Alevi-Bektaşi Etiği, Rızalık, Tarihsel Materyalizm, Sosyal Psikoloji, Eleştirel Teori, Anadolu Heterodoksisi.
Giriş
Anadolu'nun dini ve sosyal tarihi, merkezi otorite ile heterodoks halk inançları arasındaki diyalektik gerilimle şekillenmiştir. 1240 Babailer İsyanı, bu gerilimin ilk ve en kanlı patlamalarından biridir. Bu makale, isyandan sonra sistematize edilen Alevi-Bektaşi öğretisini, onun bu isyansı köklerinden koparmadan anlamayı hedeflemektedir. İncelenen metin, sadece bir ahlak rehberi değil, aynı zamanda tarihsel bir travmanın, sosyo-ekonomik bir mücadelenin ve nihayetinde felsefi bir özgürleşme projesinin kodlanmış ifadesidir.
1. Bölüm: Tarihsel Bağlam: Babailer İsyanı'nın Sosyolojik ve İktisadi Anatomisi
Babailer İsyanı, Alevi metnindeki "hukuk, adalet, helal kazanç" vurgusunun somut tarihsel zeminini oluşturur.
Marksist Bir Analiz: İsyan, feodal bir üretim tarzı (Selçuklu düzeni) içinde, göçebe Türkmenlerin ve köylülerin üretici güçler olarak maruz kaldığı sömürüye (ağır vergiler, angarya) ve yabancılaşmaya bir başkaldırıdır. Baba İlyas'ın mehdici figürü, üstyapısal bir unsur (dini söylem) olarak, altyapısal bir krizin (ekonomik çöküntü, Moğol istilası) meşrulaştırıcı dilini sağlamıştır. İsyan, bir sınıf mücadelesi niteliği taşır; merkezi feodal devlete karşı, marjinalleştirilmiş, proleterleşmiş göçebelerin ve yoksul köylülüğün isyanıdır.
Tarihsel Sonuçlar: İsyanın kanlı bastırılması, bu heterodoks geleneği derinden etkilemiştir. "Yanlış eşikten girme" ve "dar gel doğru söyle" gibi ifadeler, bir gizlilik (setriyyet) ve takiye kültürünün, yani baskıcı bir devlet aygıtı karşısında hayatta kalma stratejisinin kodlarını taşır. Bu, Osmanlı döneminde de sürecek olan bir "öteki" olma halinin tarihsel kökenidir.
2. Bölüm: Psikolojik ve Felsefi Bir Sistem Olarak "Rızalık Yolu"
Metin, bireyin içsel dönüşümünü toplumsal barışla birleştiren sofistike bir psiko-etik sistem sunar.
Ahlaki Gelişim Evreleri (Kohlberg ve Piaget ile Diyalog): Tavuk metaforu, Lawrence Kohlberg'in ahlaki gelişim evrelerini andırır.
Hayvani (Pre-conventional) Düzey: Köpek, ceza-ödül (acıktı-yedi) düzeyindedir. Niyet ve sonuç yoktur.
Geleneksel (Conventional) Düzey: "Sûrette insan", toplumsal kuralları (iyi-kötü) bilir ama içselleştirmemiştir. Dış gözlemden çekinir.
Gelenek-ötesi (Post-conventional) Düzey: "İnsan-ı kâmil", evrensel etik ilkeleri (adalet, eşitlik, rıza) benimsemiştir. Kuralı değil, ruhunu önemser. Tazminat ödeme eylemi, bu evrensel ilkeyi somutlaştıran bir operasyonel aşamadır (Piaget).
Özeleştiri ve Nefis Psikolojisi: "Arif özünü yoklar, cahil kendini aklar" ilkesi, modern psikolojideki savunma mekanizmalarına (rationalization, projection) bir göndermedir. Cahil, suçu dışsallaştırır (projeksiyon). Arif ise, içgörü (insight) geliştirerek benliğini dönüştürür. Bu, bir tür psikolojik arınma (katarsis) sürecidir.
Felsefi Hümanizm ve "Allah'ı İnsan Yarattı" İfadesi: Bu ifade, Ludwig Feuerbach'ın Hıristiyanlığın Özü eserindeki tezini çağrıştırır: Din, insanın öz varlığının yabancılaşmış bir yansımasıdır; insan tanrıyı kendi suretinde yaratmıştır. Buradan hareketle metin, insanı, otoriteyi dışarıda (tanrı, devlet, şeyh) aramaktan vazgeçip kendi öz özerk ahlakını inşa etmeye çağırır. Bu, Aydınlanma hümanizmi ve Kant'ın "Aklını kendin kullanma cesaretini göster!" çağrısı ile paralel devrimci bir harekettir.
3. Bölüm: Sosyolojik Bir İdeal Olarak "İnsan"ın Dört Tanımı
Metin, "İNSAN" olmayı dört temel üzerine kurar, bu da aslında toplumsal bir idealin manifestosudur.
Akıl-Bilim İnsanı: Bu, dogmatik dini otoriteye karşı, rasyonel ve laik bir yaşam modeli önerir. Babailer'in kitabi Sünniliğe muhalefetiyle uyumludur.
Duygu-Ahlak İnsanı: Toplumsal bağların şefkat ve vicdan üzerinden yeniden inşasını hedefler. Moğol ve Selçuklu şiddetine bir tepkidir.
Hukuk-Adalet İnsanı: Feodal keyfiliğe ve zulme karşı, hakkaniyet ve rızaya dayalı bir hukuk sistemi talebidir. "Rızalık yolu", gayriresmi bir alternatif adalet mekanizmasıdır.
Emek-Helal Kazanç İnsanı: Bu, belki de en güçlü sınıfsal vurgudur. Feodal beyin rantına ve sömürüsüne karşı, alın teriyle üretimi yücelten, proleter bir etiktir. "Elini yanlış cebe atma" yasağı, sadece hırsızlığı değil, gasbı, faizi ve emek sömürüsünü de kapsayan geniş bir anti-kapitalist çağrı olarak okunabilir.
Sonuç
İncelenen Alevi-Bektaşi metni, 13. yüzyıl Anadolu'sunun sosyo-ekonomik koşullarında filizlenmiş, ancak evrensel değerler taşıyan bir hümanist manifesto olarak değerlendirilebilir. Babailer İsyanı'nın kanla bastırılan siyasi-devrimci potansiyeli, zaman içinde kültürel-devrimci bir potansiyele, yani derin bir etik-felsefi sisteme dönüşmüştür. Bu sistem, bireyi, nefsinin savunma mekanizmalarından arınmaya, toplumsal ilişkileri ise sömürüden uzak, karşılıklı rızaya ve hakkaniyete dayalı bir temelde yeniden kurmaya çağırır. "Allah'ı insan yarattı" ifadesi, bu çağrının nihai noktasıdır: İnsan, kurtuluşu için dışarıdaki bir kurtarıcıya değil, kendi aklına, vicdanına ve üretici emeğine bakmalıdır. Bu, Anadolu toprağında yeşermiş en radikal ve en ilerici felsefi metinlerden biridir.
Kaynakça
Tarih ve Sosyoloji:
Ocak, Ahmet Yaşar. Babailer İsyanı: Aleviliğin Tarihsel Altyapısı. Dergah Yayınları.
Marksist Analiz için: Berktay, Halil. Türkiye Tarihinin Maddesi. Kaynak Yayınları. (Feodalizm ve sınıf analizleri için).
Moğol İstilası için: Cahen, Claude. Osmanlılardan Önce Anadolu. Epsilon Yayınları.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.