ORMAN FISILTILARI: DOĞAYLA BÜYÜYEN 12 ÖZGÜN HİKAYE
(Yazar: Hüseyin TURHAL)
ORMAN FISILTILARI: DOĞAYLA BÜYÜYEN 12 ÖZGÜN HİKAYE
(Hüseyin TURHAL)
Sevgili Minik Kaşifler, Orman Sizi Çağırıyor!
Güneşin yapraklar arasından süzüldüğü, küçük derelerin neşeyle aktığı bu ormanda, h...
Hikaye 2: Uçmayı Öğrenen Tırtıl Kelebek Yazar: Hüseyin TURHAL Yaprağın alt tarafında, yemyeşil, minicik bir tırtıl yaşardı. Adı Kelebek'ti. Evet, adı Kelebek’ti ama kendisi henüz uçamıyordu. Kelebek, dünyanın en yavaş yaratığı olmaktan bıkmıştı. Sabah uyandığında, en yakın komşu yaprağa ulaşması bile saatler sürerdi. Oysa etrafında herkes çok hızlıydı: Minik Sinek Vızır, vızır vızır uçuyor, saniyeler içinde bütün bahçeyi dolaşıyordu. Ağustos Böceği Cırıltı, büyük bir sıçrayışla bir daldan diğerine konuyordu. Hatta karıncalar bile, küçücük bacaklarıyla Kelebek’ten daha hızlıydı. Kelebek her zaman gökyüzüne bakıp iç çekerdi. “Ah keşke,” derdi. “Keşke benim de Vızır gibi kanatlarım olsa ve gökyüzünde süzülsem…” Bir gün, Kelebek’in yanına bir uğur böceği geldi. “Neden bu kadar mutsuz görünüyorsun, Kelebek?” diye sordu. Kelebek titrek sesiyle cevap verdi: “Benim adım Kelebek ama uçamıyorum. Sadece sürünebilirim. Hayallerim gökyüzünde, ama ayaklarım hep yapış yapış.” Uğur Böceği gülümsedi. “Adın Kelebek, öyle değil mi? Demek ki içinde bir kelebek gizli. Ama o kelebek olmak için önce sabretmen gerekiyor.” “Sabır mı?” “Evet. Büyümenin bir sırası vardır. Kanatların, onları taşımaya hazır olduğunda ortaya çıkacak.” Kelebek, Uğur Böceği'nin sözlerini düşündü. Artık sadece hızlı olmayı değil, değişimi beklemeyi de öğrenmeliydi. Bir süre sonra, Kelebek’in vücudunda tuhaf bir şeyler olmaya başladı. İştahı kesildi ve içi kıpır kıpır oldu. Bir gün, kendini güvenli ve sıcak bir yer buldu. Orada, vücudunu kendi ürettiği ipeksi, kalın bir örtüyle sarmaya başladı. Bu örtüye, koza deniyordu. Koza, Kelebek için dünyanın en sessiz ve karanlık yeriydi. İçeride ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Bazen sıkıldı, bazen korktu. “Acaba bu karanlık hiç bitmeyecek mi?” diye düşündü. “Ya kanatlarım hiç çıkmazsa?” diye endişelendi. Ama Uğur Böceği'nin sözünü hatırladı: “İçinde bir kelebek gizli.” Kelebek, bütün cesaretini topladı ve sabırla beklemeye devam etti. Koza, onun için bir hapishane değil, bir büyüme odasıydı. Bir sabah, koza hafifçe sallandı. Kelebek içeride kaslarının güçlendiğini, bacaklarının uzadığını ve sırtında garip bir ağırlık hissettiğini fark etti. Sonunda, Kelebek içeriden ipeksi örtüyü hafifçe yırtmayı başardı. Küçük bir delik açtı. Güneş ışığı, uzun zamandır ilk kez gözlerine değdi. Zorlanarak, iterek, yavaşça kozasından dışarı çıktı. Dışarı çıktığında, artık o eski yeşil tırtıl değildi. Sırtında, ıslak ve buruşuk duran, kocaman, rengarenk iki kanat vardı. Orman arkadaşları toplanmış, hayranlıkla onu izliyordu. “Ooo! O uçan bir Kelebek!” diye fısıldadı Sinek Vızır. Kelebek kanatlarını açtı. Kanatları önce yumuşak ve nemliydi. Onları bir süre güneşte kuruttu. Kanatlar kurudukça, üzerlerindeki desenler ve renkler daha da parladı. Kelebek, daha önce hiç görmediği kadar güzeldi. Şimdi sıra en zorundaydı: Uçmak. Kelebek'in içi korkuyla doluydu. Ya düşerse? Ya kanatları çalışmazsa? Derin bir nefes aldı, tıpkı kozada sabırla beklediği gibi, şimdi de cesur olmalıydı. Küçük bir sıçrama yaptı ve... havalandı! Başta biraz dengesizdi, ama kısa sürede kanatlarının ritmini buldu. Artık gökyüzünde süzülüyordu. O kadar hafif ve özgürdü ki! Bir yaprağın altından, bütün bahçeye saniyeler içinde ulaşabiliyordu. Artık istediği yere gitmek için kimseye ihtiyacı yoktu. Kelebek, gökyüzünde dans ederken, tırtıl olduğu günleri gülümserek hatırladı. O zamanlar yavaş ve mutsuzdu, ama sabırla beklediği ve değişimi kucakladığı için şimdi hayallerine ulaşmıştı. Kelebek, sadece adında değil, kalbinde de hep uçmayı bekleyen cesur bir ruh olduğunu artık biliyordu. Verilmek İstenen Mesaj: Bazen büyük değişimler için sabretmek ve beklemek gerekir. Kendine güvenirsen, korksan bile denemekten vazgeçmezsen, hayallerine ulaşabilirsin.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.