“Nihali Tarz”, aşkın metafiziğini, insanın içsel yolculuğunu ve bir kadında saklı Tanrı’yı arayışın şiiridir. Dünya Yükünün Hamalı'na göre Nihal, hem bir kadın hem de varoluşun sembolüdür. Bu kitap, k...
Bu risale bir hitap değil, hüviyetin sırlarına vurulmuş bir mühürdür. Aynı aynanın karşısında, farklı bedenlerde gezinen iki ruhun, sükût ile yazılmış ortak bir vuslat kitabıdır.
1. Makam-ı Hicap: Aynı Zulmette Yanan İki Kandil
— (Nihal’in sükûtu)
Seni incitmek istemedim, lâkin senin bana uzattığın acı, aslında senin kendi gölgenden sızdı. Ben onu kabullenemedim, zira her yara, bir hakikat taşır.
— (Erkeğin sır sesi)
Seni anladığımı zannetmiştim, oysa sana dokunurken, kendi rüyama konuşuyordum. Sen bir ayna idin, bense aynada kendimi seyrediyordum.
Birlikte:
Aynı odadaydık, farklı ateşlerle yanıyorduk. Sen kül ararken, ben daha kor halindeydim.
2. Makam-ı Rücû: Zamânın Kırık Aynası
Nihal:
Geçmişini söylemedin bana, Hal. Ama sesindeki titremede, küçük bir çocuğun korkusunu duydum. Sana şefkat vermedim, çünkü sen kudret istiyordun. Ben ise, merhametin zayıflık sayıldığı bir dünyada, acıyı tercih etmiştim.
Erkek:
Gözlerinde annemi değil, hesap sormak istediğim Hakk’ı gördüm. Seni seven değil, sana tapan bir kul olmak istedim. Tâ ki, seni de kendimi de unutayım.
Birlikte:
Zamansız idik, ama hep geçmişin içindeydik. Dokunduğumuz her şey, biz gelmeden evvel kırılmıştı.
3. Makam-ı Ayna: Kim Kime Baktı?
Nihal:
Sen bana baktığında, arzunu değil, korkunu getirdin. Ben güçlü idim, ama yalnız; sen korkaktın, ama aranıyordun.
Erkek:
Ben seni sahiplenmek istedim, çünkü senden korktum. Terk etmenden değil, beni “görecek” kadar yaklaşıp, gölgemi çalıp gitmenden…
Birlikte:
Aynada biri duruyordu, ama hangimizdik? Yoksa ikimiz de, o aynada bıraktığımız “öteki” mi idik?
4. Makam-ı Sükût: Kelimelerin Ötesi
Nihal:
Suskunluğu bana sen öğrettin. Ama o sükût içinde, kendime bile itiraf edemediğim hakikatleri duydum.
Erkek:
Konuşmadın bana, ama her susuşunla, kendi varlığımın sesine kulak verdim. Çünkü bazı ruhlar, sözle değil, hâl ile talim eder.
Birlikte:
Biz hiç konuşmadık, ama birbirimizi en çok, sessizliğin kucağında tanıdık. Tanımak ise, sahip olmak değil, bırakmayı öğrenmekti.
5. Makam-ı Firâk: Odadan Çıkıp, Aynada Kalmak
Nihal:
Sen bana “kal” demedin, “gitme” diyemedin. Ben de kaldığım yerde gittim.
Erkek:
Ben sana “özledim” diyemedim, çünkü yokluğunda kendimle yüzleştim. Kendimi sevmeye, senden sonra başladım.
Birlikte:
Biz asla sarılmadık, ama en çok birbirimizi tuttuk. Şimdi ellerimiz boş, gönlümüz dolu. Çünkü ayrılık, bedenlerin değil, ruhların usulca ayrışmasıdır.
Hâtimetü’l-Makam: Aynadaki Sonsuz Vuslat
Ey bu risalenin mânâsına eren, Nihal ve Hal’in hikâyesi bir aşk hikâyesi değildir. Bu bir “tanış” hikâyesidir: Kendini tanıyamayan bir dervişin, kuvvet ile muhabbet arasında sıkışmış bir bânûnun ve bir odada, tek bir bakışta vuku bulan sonsuz bir yankıdır.
Aynaya baktığında, bazen sadece kendini değil, senden ayrılanı da görürsün. Ve bazen en derin sevgi, artık söylememekte gizlidir.
— Nihal’in sır olmuş sesinden, Erkeğin aynaya düşen gölgesine…
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.