“Nihali Tarz”, aşkın metafiziğini, insanın içsel yolculuğunu ve bir kadında saklı Tanrı’yı arayışın şiiridir. Dünya Yükünün Hamalı'na göre Nihal, hem bir kadın hem de varoluşun sembolüdür. Bu kitap, k...
bulutsuz açık pırıl pırıl lacivert bir gece Dolunay, yıldızlar, sahne ışıklarını yakmış Akdeniz gecesi ziynetlerini giymiş bir kadın sanki Elimde iki kadeh, öbür elimde şarap Yakamozlar çarşaf gibi ışıl ışıl, deniz ılık, meltem tatlı
Ne güzel bir tesadüf; yanıma oturdu bir kadın Duruluğu, sadeliği, saf güzelliğiyle Sırtında bir ton günahla sırat köprüsünü geçmiş Cennete girmiş gibiyim Ne tevâfuk!
Ya da tüy gibi hafif bir sevapla sıratı geçememiş Cehheneme düşmüş gibiyim Gözyaşlarımla cehennemi söndürdüm de Bir kibritle cenneti yaktım Arafta oturduk yan yana Bir şişe şarap, iki kadeh Çölde buz gibi akan ırmak gibi Kadının güzelliğinde sarhoşum
Kısa bir sessizlik, sonra yürek açıldı Dedi ki: “Koca şehirde iki otomobil vardı; başka yoktu. Bir gün çarpıştılar.” Bu bir tesadüf müydü? Yoksa hesaplı bir rastlantı mıydı?
Gül yüzlü bülbül avazlı dilber anlatmaya başladı Allah ne verdiyse konuşuyor, Muhabbet koyu, içinde barış, huzur, esenlik Yaradanın yazdığı bir senaryo olabilir mi? Bu gece, bu buluşma, bu muhabbet... Tesadüf değil, tevâfuk mu?
Cüz’î İrade ile Küllî Murad
Kimi rastlantılar düşten de ötedir, Kimi konuşmalar suskunluğun içindeki ayettir İrade midir bir adım atmak, Yoksa yazgının gölgesinde bir oyuna dâhil olmak mı?
Göz göze geliş, suskunlukla anlaşmak, Kalbin diliyle kelimesiz konuşmak Cüz’î irademle gelmiştim belki Ama o sahilde, o gecede Küllî Murad’ın nefesi vardı
Rüzgâr değil sadece esen, İçimdeki niyazdı kadının saçlarını okşayan Kadehteki şarap değil sarhoş eden, Sözlerin içindeki hikmetti başımı döndüren
Arınma, Aşk ve Tecellî
Ne bir başlangıçtı bu ne bir sonuç Zaman yok, mekân yok Günah vardı, ama içinde mahcubiyet de Aşk vardı, ama içinde yakarış da
Kadının teninde bir türbe sessizliği Gözlerinde bir dergâh vakarı Sözleriyle abdest aldım, bakışıyla secdeye vardım Aşk bir aynaysa, Ben onda kendimi değil, Yaradan’ı gördüm
Ne kadar kirlendiysem o kadar yakınlaştım arınmaya Çünkü aşk, günahı yok etmez, Ama günahı secdeye çevirir Tevellâ, teberrâ, teslimiyet Üç kadeh aşk içtim, biri benliğimi yaktı
Kalû Belâ’da Verilen Ahit
Birden sustu her şey, Akdeniz bile Kalû Belâ’da bir yemin duydum içimde Sen ben değildin henüz, ben sen değildim Ama birbirimizin ismini bilen bir sırdık
“Elestü birabbikum?” dedi kudret “Belî!” dedik, binlerce ruhun içinde İşte orada yazıldı bu karşılaşma O yüzden tesadüf değil tevâfuktur bu
Ruhlar birbirini tanır, gözler tanımadan önce Eller birbirine dokunmadan evvel Kalpler birbirine secde eder, İsimler anılmadan önce İşte bu yüzden gece susar, deniz susar, zaman susar
Zamanın Ötesinde Aşk
Ne gün, ne ay, ne yıl fark eder Ruhlar takvime göre buluşmaz Aşk ne erken gelir ne geç, Zamanın dışında bir vadide akar
Göz göze gelmek değildir asıl vuslat Gönülden geçmektir, sükûtla sevişmektir Dilin sustuğu, kalbin konuştuğu anlar vardır İşte orada doğar hakiki aşk
Zaman seni bana getirmedi, Ben seni beklerken zamanı yok ettim Dakikalar değildi mesele, Sonsuzluk kadar sustum
Günahın İçinde Arınmak
Günah bazen bir davettir, Kalbi yakmaya, arınmaya Kirlenmiş bir nefsin secdeye kapanışı gibidir Aşk bir aynaysa, kusur da görünür orada Ama güzelliği tamamlar her çizik
Aşkla günaha daldım, Ama her yudumda mahşeri içtim Her bakışında yandım, ama sanki cehennem değil, Rahmetle dolu bir yangındı
Kadının sesiyle tövbe ettim, Gözleriyle istiğfar O kumsalda bir gece, Kalbimde ömrüme yeten bir sabah oldu
Kaderin Nakışı: İlâhî Senaryo
Kimi zaman yürürken bile bilmiyoruz Adımlarımızın bizi nereye götürdüğünü Ama ilâhî senaryo yazılmıştır evvelden Yol bellidir, yolcu şaşırsa da rota değişmez
İki ruhun çarpışması değil, İki yüreğin birbirini çağırmasıydı bu Sen çağırdın, ben duydum ya da Ben özledim, sen geldin Ama çağrı ve cevap aynı anda yazılmıştı levh-i mahfuzda
Tesadüf değil, tevâfuk bu işte Yani: İlâhî niyetin cilvesi Yani: Cüz’î iradenin ardında saklı bir murad Ve her şeyin sonunda, susarak anlaşan iki kalp
Sonsuzlukta Kavuşma
Sonsuzluk bir mesafedir kalpten kalbe, Ölümle kesilmez, doğumla başlamaz Aşk öyle bir cevherdir ki, Zamanı da mekânı da aşar
Kum saatini kırdım o gece, Dakikalar yere döküldü Ve sen, düşlerimden yürüyerek geldin Tıpkı ezelde verdiğim söze sadakatle
Ne yaşanmıştı aramızda? Belki hiçbir şey, Ama her şeyin özü o hiçbir şeyde saklıydı Bir öpüş değil, bir bakış yeterdi
Ten değil, ruh dokundu ruha Ve aşk tamam oldu Ne evlilik gerekirdi ne nişan, Yalnızca ilâhî bir tamamlanma
Zeyl: Tevâfuk’un Ardındaki El
Her tevâfukta görünmeyen bir el var Sessizce çizen, birleştiren, buluşturan O el, kaderin kalemini tutan kudret O el, aşkın alnına yazılan mühür
Biz sadece yürürüz, bir sahil boyunca Ama gölgemizle yürüyen bir sır da vardır İki şarap kadehi çarpışır, iki bakış buluşur Ve biz buna “tesadüf” deriz
Oysa her şey yazılmıştır bir deftere Ama mürekkebi görünmez, Yalnızca kalp gözünün görebileceği bir yazıdır Ve her harfi aşk kokar, secdeyle okunur
Günah da, sevap da, vuslat da, firak da Aynı elin dokunuşudur kaderimize Ve her karşılaşma O elin gölgesidir yüzümüzde
Tevâfuk... ne güzel bir kelime Ne kadar susarsan, o kadar anlarsın Ne kadar beklersen, o kadar yaklaşır Ve sonunda anlarsın: Tevâfuk, Allah’ın aşkla yazdığı bir mektuptur sana
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.