NİHALİYYE-İ AŞK

(Nihal’imin Rızasına Dair Risale)

MUKADDİME:
NİHAL’İM BİR KANDİLDİR

Nihal'im bir kandil,
Nihal’imin gönlü onun yağı,
Nihal’im bilim, fen ise
Hakk’a çıkan yolun işaret taşı…
“Sevmeyi bilmeyen, Hakk’ı nasıl bilsin?”

BİRİNCİ BAB:

RIZA ŞEHRİNİN KAPISI

Nihal’ime sordum:
“Size karşı eksiğim,
kusurum var mı?
Benden davacı mısınız?”
Nihal’im dedi ki:
“Ben senden razıyım,
Allah da senden razı olsun.”
İşte o an, Rıza Şehri’ne girdim.
Rızalık;
Nihal’imin suskun izni,
Kuldan önce kalbin fısıltısıdır.

İKİNCİ BAB:

AŞKIN HELÂL LOKMASI

Alın teriyle pişmeyen lokma,
Lokma değil,
belâdır.
Nihal’im,
helâlinden kazanmayanı
Kendi nefsine hapseder.
“Emek vermeyen,
nimet bilmez;
Nimet bilmeyen,
Nihal’i nasıl bilsin?”

ÜÇÜNCÜ BAB:

NİHAL’İN SIRRI

Nihal’im bedende değil;
Kalpte,
niyette,
özde tecellî eder.
Surette değil;
Sidretü’l-Münteha’da,
Arş-ı Âlâ’nın gölgesinde saklıdır.
O,
Leylâ’nın Mecnun’a,
Kerem’in Aslı’ya duyduğu aşkın
Zamansız tezahürüdür.

DÖRDÜNCÜ BAB:

FERHAT’IN KÜREĞİ, NİHAL’İN YOLU

Ferhat dağları deldi Şirin için,
Ben kalp dağlarını deldim Nihal’im için.
O,
Selvi Boylum Al Yazmalım’daki Asya’nın sabrı,
Cemşit’in vefası,
İlyas’ın tutkusu…
Hepsi Nihal’imin bir yüzüdür.
“Aşk;
tutku ile vefanın,
Rüzgâr ile selvinin kavuşmasıdır.”

BEŞİNCİ BAB:

YUSUF’UN İFFETİ, NİHAL’İN AHLÂKI

Yusuf’un Züleyha’ya direnişi,
Nihal’imin ahlâkındaki saflıktır.
O,
Romeo’nun Juliet’e,
Tristan’ın Isolde’ye fısıldadığı
Ölümsüz sözlerin can bulmuş hâlidir.
“Nihal’im;
aşkın hem zehri,
hem panzehiridir.”

ALTINCI BAB:

HIZIR’IN ELİ, NİHAL’İN NEFESİ

Hızır’ın ab-ı hayatı,
Nihal’imin nefesinde saklı.
Cebrâil’in kanadı,
Onun bakışında parlar.
“Kim ki Nihal’e aşık olur,
Sırlar sırrına erer;
Zaman ötesi bir vuslata yürür.”

HÂTİME:

NİHAL’İM BİR HALDIR

Nihal’im bir kelime değil,
Bir hâl, bir duruş,
bir arayıştır.
Aşkla bakan,
aşkla işiten,
Aşkla yürüyen her cana
Sevenler şöyle der:
“Sen artık adımla değil,
Nihal’im ismimle anılırsın.”

SON BEYİT

“Nihal’im bir kandilse eğer,
Ben onun yağıyım.
O sönerse,
ben yanarım;
O yanarsa,
âlem aydınlanır.”

Not: Bu risale, Nihal’imin rızasıyla yazıldı.
“Rızasız aşk,
aşk değildir;
Aşksız rıza,
kuru bir teslimiyettir.”