Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
KRALI UYANDIRMAK ROMAN Hüseyin TURHAL
Adıyaman, Nemrut Dağı. Binlerce yıldır Kommagene Krallığı'nın sırlarını uykuya yatıran mistik zirve. Arkeolog Nurten, Defineci Hüseyin ve bilge Dayı, Kral Nemrut’un kayıp mezarını ve hazinesini bulma...
36. Bölüm

Kralı Uyandırmak: Üçüncü Bölüm Karanlık Tünel ve Tutkunun Zirvesi

14 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Kralı Uyandırmak: Üçüncü Bölüm
Karanlık Tünel ve Tutkunun Zirvesi

Tünelin içi, Cendere Çayı’nın soğuk ve güçlü akıntısıyla doluyordu. Hüseyin ve Nurten, dizlerine kadar yükselen suyun içinde, bazen yüzeye çıkarak, bazen de zorlukla nefes alarak tünelde ilerlemeye çalıştılar. Arkalarında Şeref Dayı, tünel girişinde bekleyerek son çıkış yolunu kolluyordu.
Tünel, sadece hayatta kalma mücadelesi değil, aynı zamanda Hüseyin ve Nurten arasındaki tutkunun ve gerilimin zirveye ulaştığı bir an oldu. Soğuk ve korku, aralarındaki tüm engelleri yıkmıştı.
"Duvarı takip edin!" diye bağırdı Hüseyin, Nurten'in elini sıkıca tutarak. "Bırakmayın! Eğer akıntı sizi alırsa, köprünün ayaklarının altında ezilirsiniz!"
Nurten, panik ve adrenalinle dolu olsa da, Hüseyin'in gücüne ve kararlılığına güveniyordu. Tünelin karanlığında, Hüseyin'in sırtının sıcaklığı ve elinin sert tutuşu, onun tek güvencesiydi.
Bir noktada, tünel aniden aşağı doğru keskin bir eğimle derinleşti. Su akıntısı hızlandı ve ikisi de kontrolsüzce kaymaya başladı.
ŞAPIRTI!
Hüseyin, son bir hamleyle tünelin yan duvarındaki bir çıkıntıya tutundu ve Nurten'i de yanına çekti. İkisi, buz gibi suda, nefes nefese, birbirlerine sarılarak asılı kaldılar.
"İyisiniz..." diye sordu Hüseyin, sesi titriyordu. Yüzleri o kadar yakındı ki, Hüseyin'in nefesi Nurten'in yüzüne çarpıyordu.
Nurten’in kalbi, suyun akıntısından daha hızlı çarpıyordu. Korku gitmiş, yerini Hüseyin’in fedakarlığı ve tutkusu almıştı.
"Ben... iyiyim," diye fısıldadı Nurten, gözleri Hüseyin'in kararlı bakışlarına kilitlenmişti.
"Seni kaybetmekten korktum," dedi Hüseyin, tüm profesyonel duvarlarını indirerek. "Bu hazine, bu macera... bunların hepsi senin yanında olmaktan daha az değerli."
Nurten, elini Hüseyin'in ıslak saçlarına götürdü ve başını okşadı. Onların arasındaki aşk, Cendere Köprüsü’nün binlerce yıllık kayaları arasında, bu soğuk suyun içinde, en yakıcı halini almıştı.
Nihayet, akıntı yavaşladı. Tünel, su seviyesinin azaldığı ve loş bir ışığın geldiği daha büyük bir odaya açılıyordu.
"Sonunda," dedi Hüseyin, derin bir nefes alarak. "Geldik."
Oda, su baskınından korunmuş, kuru bir mahzendi. Odanın merkezinde, mermer bir kaide üzerinde, Nemrut'un hazinesinin anahtarı duruyordu: Dört İmparatorun Kilitli Gölgesi adını taşıyan, tunç ve altından yapılmış, Kommagene sembolleriyle işli kadim bir tılsım duruyordu.
"İşte Nemrut'un son sırrı," dedi Nurten, gözleri tılsımın parıltısıyla aydınlanmıştı. "Cendere Köprüsü'nün tılsımı."
Hüseyin, elini Nurten'in ıslak eline kenetledi. "Bu tılsım, bizim aşkımızın da anahtarı, Nurten. Antik dünyaya yolculuğumuz, bizi birbirimize getirdi."
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL