Önsöz
Gönüller Arasında Bir Köprü Kurmak
Bu satırları kaleme alırken, sadece bir biyografi yazmanın ötesinde bir sorumluluk taşıdığımın bilincindeydim. Hacı Bektaş Veli, Anadolu coğrafyasının en sarsıntılı döneminde, Horasan'dan getirdiği sevgi, hoşgörü ve irfan ışığıyla, toprağa değil, gönüllere kök salmış bir ulu erendir. O, bir mezhebin ya da bir zümrenin değil, insanlığın ortak vicdanının sesi olmuştur.
Romanın merkezine aldığım 13. yüzyıl, yıkımın ve yeniden doğuşun eşiğidir. Moğol'un kılıcının gölgesi altında, Selçuklu'nun otorite boşluğunda bocalayan Anadolu insanı, sığınacak bir manevi liman arıyordu. İşte Veli, bu liman oldu. Onun "Erkek dişi sorulmaz" diye haykırışı, asırlar öncesinden günümüzün eşitlik ve adalet arayışına uzanan bir manifesto gibidir.
Bu eser, Hacı Bektaş Veli'nin hayatının sadece tarihi olaylarını değil, asıl olarak onun felsefi derinliğini ve manevi yolculuğunu anlamaya bir davettir. Romanın on iki bölümü, Veli'nin doğumundan, Lokman-ı Perende'nin dizinde aldığı eğitimden, Ahi Evran ve Yunus Emre gibi çağının diğer büyükleriyle kurduğu gönül bağına ve nihayetinde ölümsüz mirasına kadar uzanan bir döngüyü temsil eder.
Biz, bu topraklarda yüzlerce yıldır yan yana, omuz omuza yaşamış farklı inanç ve kültürlerin birbirini anlaması gerektiğine inanıyoruz. Veli'nin yolu, bu anlamanın en saf ve en dürüst yoludur.
Bu kitap, geçmişten bir hikaye değil; geleceğe yazılmış bir umut mektubudur.
Dilerim ki, Veli'nin Dört Kapı Kırk Makam sistemini adım adım takip ederken, okuyucu da kendi içindeki İnsan-ı Kâmil olma arayışına bir nebze olsun ışık tutar.
Sevgilerimle,
Hüseyin TURHAL
2025