Hacı Bektaş Veli
(Erkek Dişi Sorulmaz)
Roman
Hüseyin TURHAL
Aşkın ve Hoşgörünün Destanı: Hacı Bektaş Veli Romanı
Yazar: Hüseyin TURHAL
13. yüzyıl Anadolu’su. Topraklar kanla, gönüller korkuyla sulanırken; bir derviş, Horasan’dan getirdiği Vahdet (Birlik) fel...
Bölüm 2: Lokman-ı Perende'nin Dizinde Mekan: Nişabur, Seyyid İbrahim'in evi ve yakınındaki halvet yeri. Zaman: Bektaş'ın 7 yaşından 15 yaşına kadar olan dönemi. İlk Ders: Sükût ve Nefes Lokman-ı Perende'nin gelişi, Seyyid İbrahim'in evindeki düzeni değiştirdi ama huzuru artırdı. Perende, Yesevî geleneğinin katı disiplini ile Horasan bilgeliğinin derinliğini birleştiriyordu. Bektaş’ın eğitimi, kitaplardan çok, sükût (sessizlik) ve nefes üzerine kuruluydu. Perende, genç Bektaş'ı her sabah erkenden alıp, şehrin dışındaki gizli bir mağaraya götürürdü. Mağaranın içindeki tek ışık, küçük bir kandildi. “Evlat,” derdi Perende, kalın, ama şefkatli sesiyle. “Gönül, denizdir. Akıl ise o denizin üzerindeki rüzgâr. Eğer rüzgârı durdurmazsan, denizin dibindeki incileri asla göremezsin. Sükût, rüzgârı dindirir. Sus ki, Hak konuşsun.” İlk yıllar, Bektaş sadece oturup nefsini dinlemeyi, dünyanın gürültüsünü zihninden kovmayı öğrendi. Perende, ona zikrin gücünü öğretti: kelimelerin değil, kalbin ritminin önemli olduğunu. Bektaş'ın zihni, yaşıtlarının oyunlarına ya da dünya heveslerine değil, ilahi aşkın sırlarına odaklanıyordu. Perende’nin Sınavları Lokman-ı Perende, Bektaş'ı sadece bilgiyle değil, huy ve sebatla da sınıyordu. En zorlu sınavları, tevazu üzerineydi. Bir gün Perende, Bektaş'a şehrin en kalabalık pazar yerine gitmesini ve halkın en çok nefret ettiği dilencinin yanına oturup, gün batımına kadar onunla kalmasını emretti. Genç Bektaş, o gün dilenciyle oturdu. Pazar esnafı onlara acıyarak ya da tiksinerek bakıyor, çocuklar taş atıyordu. Bektaş, ne itiraz etti ne de utanç duydu. Akşam Perende geldiğinde, Bektaş'ın yüzü çamurlu ve yırtık kıyafetler içindeydi, ama gözleri pırıl pırıldı. "Korkmadın mı?" diye sordu Perende. Bektaş, başını yere eğdi. "Korku, benliğin gölgesidir, öğretmenim. Onlar dilenciyi değil, içlerindeki kibir ve yargılama arzularını gösterdiler. Ben, nefsimi yendim; onlardan bir farkım olmadığını gördüm. Bütün insanlar, aynı derinin altındaki farklı yüzlerdir." Perende gülümsedi. Bu, Yesevilik yolunda "Halka hizmet Hakk’a hizmettir" ilkesinin genç Bektaş tarafından anlaşılmasıydı. Aşkın Mührü ve Gizli İlimler Yıllar ilerledikçe, Bektaş sadece dervişlik adabını değil, aynı zamanda gizli ilimleri de öğrenmeye başladı. Fizik, Kimya ve özellikle Astronomi (Nücûm İlmi) onun için önemlidir. Ancak bu ilimleri, maddeyi madde olarak görmek için değil, Allah'ın kudretini anlamak için kullanıyordu. Perende, ona Ahmet Yesevi'nin mirası olan **"Hikmetli Sözler"**i (Divan-ı Hikmet) okutur, "Dört Kapı Kırk Makam" öğretisinin ilk tohumlarını zihnine ekerdi. Bir akşam, Perende, Bektaş’ı yanına çağırdı ve ona özel bir el yazması uzattı. Kitabın cildi yorgun, sayfaları sararmıştı. “Bu, sana verilecek son derstir, Bektaş,” dedi. “Hakikat, ne Horasan’dadır ne de bu kitapta. Hakikat, bu kitaptan öğrendiklerini, seni bekleyen toprağa, Anadolu’ya taşıdığında tecelli edecektir.” “Anadolu mu?” “Evet. Orası, tıpkı senin gibi karmaşık ve bereketli bir yerdir. Orası, Selçuklu’nun çöküşü ve Moğol’un korkusu altında eziliyor. Ama orası, yeniden doğuşun toprağı olacaktır. Senin görevin, kuru toprağa aşk tohumunu ekmek, darda kalan ruhlara hoşgörü suyu vermektir. Senin kılıcın, sevgi olacaktır.” Bektaş, o an anladı. Yıllarca süren eğitim, onu sadece bir derviş yapmadı; onu, Horasan'dan Anadolu'ya uzanacak bir manevi elçi olarak hazırlamıştı. Perende’nin dizinde geçen bu yıllar, bir dervişin çıraklık dönemi değil, bir Velî'nin (Erenin) doğum sancısıydı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.