Gözyaşı ve Umut
Bu kitap, Gazze’nin dar sokaklarında, yıkık binaların gölgesinde ve bombaların karanlığında büyümeye çalışan yetim çocukların hikâyesini anlatıyor. Her sayfada bir çocuğun yüreğind...
Yağmur ince ince yağarken kalabalık sessizce toplandı. Kimisinin kucağında çocuk vardı, kimisi yaşlı anne-babasını koluna girmişti. Yıkıntıların arasında tek sıra halinde ilerliyorlardı.
Her adımda taşların keskinliği ayaklarını acıtıyor, mermilerin yankısı kulaklarında çınlıyordu. Uzakta gökyüzünü yararak yükselen alevler, geceyi gündüze çevirmişti.
Yusuf, Selma’nın elini sıkıca tutuyordu. “Selma,” dedi fısıltıyla, “bazen düşünüyorum da… Biz nereye kadar gidebiliriz?”
Selma başını kaldırıp karanlığa baktı. “Bilmiyorum Yusuf. Ama şunu biliyorum: Durursak ölürüz. Yürürsek belki yaşarız.”
O sırada yaşlı Ayşe öğretmen arkadan seslendi: “Çocuklar! Şurada eski bir okul vardı. Duvarları hâlâ ayaktaysa, orası bize sığınak olur.”
Kalabalık hızlandı. Fakat yol daraldıkça, tankların gürültüsü daha da yaklaştı. Zemini titreten motor sesleri korkuyu büyütüyordu.
Mahir, sırtındaki gitar kutusunu daha sıkı kavradı. “Eğer bizi bulurlarsa…” diye başladı ama sustu. Söylemeye cesaret edemediği kelime havada asılı kaldı.
Doktor Halil dişlerini sıkarak konuştu: “Susmayın! Korku bizi bitirir. Sesimiz çıkmazsa dünya yine kör olur, sağır olur. Biz bağırmalıyız!”
Selma derin bir nefes aldı. Sesi titriyordu ama kararlıydı: “Biz sadece ekmek istemiyoruz! Biz sadece bir ev istemiyoruz! Biz sadece savaşsız bir gökyüzü istiyoruz. Çocukların kahkahası gökyüzünü doldursun, bomba sesi değil!”
Kalabalık bir an durdu, başlarını kaldırıp göğe baktı. Yağmur yüzlerinden süzülürken, gözyaşlarıyla birleşiyordu.
Yusuf hıçkırıklarını tutamayarak ekledi: “Dünya koca bir ev… Ama bize küçücük bir köşe bile bırakmıyorlar. Söylesinler, biz kime sığalım? Taşa mı, dumana mı, yangına mı?”
O anda gökyüzü bir kez daha yarıldı. Uzakta dev bir patlama gökyüzünü kırmızıya boyadı. İnsanlar panikle hızlandı.
Ve eski okulun önüne geldiklerinde, gördükleri manzara içlerini yaktı: Okulun yarısı çökmüş, bahçesinde hâlâ duman tüten molozlar vardı.
Ama duvarların bir kısmı hâlâ ayaktaydı. Bir sığınak için tek umut oydu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.