Bu kitap, kuru bir şiir derlemesi değil, Hakk'ın insandaki tecellisini, yani gizli hazineyi keşfetme serüvenine dair bir davettir. "Ene'l-Hak" sırrı—"Ben Hakk'ım"—bu yolculuğun zirvesidir; Mansur'un d...
Şiire Yolculuk: Zâhirden Bâtına, Harften Sırra Bu yolculuk, sadece kelimelerin ritmiyle değil, aynı zamanda mananın derinliğiyle ruhu besleyen, kadim bir sırrın peşinden gitme davetidir. Elinizdeki bu eser, Tasavvuf yolunun döşeli olduğu dikenli ama kutsal patikalardan geçerek, Hakk'a vuslatı arayan bir gönlün dilidir. I. Zâhir ve Bâtın Arasında Aşkın Köprüsü İslâm inancı, Zâhir (görünür, dışsal) ve Bâtın (gizli, içsel) olmak üzere iki temel katmana sahiptir. Zâhir, Kur'an'ın apaçık hükümleri, şeriatın kaideleri, yerine getirdiğimiz ibadetlerin şekli, yani herkesin ortaklaşa idrak ettiği yüzüdür. Ancak bu şiirler, bizi Zâhir'in ardındaki o derin ummana, Bâtınî sırların saklandığı yere davet eder. Bâtınîlik, Kur'an'ın her ayetinde, her kelimesinde, hatta her harfinde gizlenmiş olan sembolik manayı, ilahi işareti aramaktır. Bu arayış, İlahi Aşk'ın itici gücüyle gerçekleşir. Zira kuru bir akıl, o sır perdesini aralayamaz; oraya ancak aşkın kanatlarıyla uçulabilir. Şair, zâhiri bir eda ile başlayan her dizesinde, okuyucunun kalbine Bâtınî bir kapı açmaya çalışır. II. Harflerin Esrarı: Hurûfîlik ve Yaratılış Bu yolculukta karşımıza çıkan en mistik duraklardan biri Hurûfî ilimdir. Hurûfiler, kâinatı bir kitap gibi okur ve yaratılışın sırrını harflerin (hurûf) ve seslerin mistik gücünde ararlar. Onlara göre, Mutlak Varlık (Allah) kendini ilk olarak seste, nefesten çıkan harflerde tecelli ettirmiştir. Her harf, O'nun güzel isimlerinin bir yansıması, kâinatı oluşturan kozmik bir titreşimdir. Şairin mısralarında geçen her harf, bir ses ve bir şekil olmanın ötesinde, ilahi bir kod, bir anahtar niteliği taşır. Elif birliği, Vav insanın secde hâlini, Mim ise Muhammedî ruhu sembolize eder. Bu şiirler, harflerin bu batınî dilini kullanarak, sıradan kelimelerin ardındaki Allah Sevgisi'nin sonsuzluğunu fısıldar. III. Zirvedeki Sır: Ene'l-Hak ve İnsan-ı Kâmil Yolculuğun nihai amacı, tasavvufun en yüce makamı olan İnsan-ı Kâmil'e (Olgun İnsan) ulaşmaktır. İnsan-ı Kâmil, Allah'ın tüm sıfatlarının kendisinde tecelli ettiği, zâhir ve bâtın dengesini kurmuş, Kur'an'ın yaşayan bir örneği hâline gelmiş kişidir. O, kâinatın özü ve minyatürüdür. Bu makamın en cesur haykırışı ise "Ene'l-Hak"'tır — "Ben Hakk'ım" veya "Ben Hak ile Birim". Hallâc-ı Mansur'un sembolleşen bu sözü, nefsin iddialarından tamamen arınmış, kendi benliğini Mutlak Varlık'ta (Allah'ta) yok etmiş (Fenâ fillâh) bir âşığın coşkunluğudur. Bu bir ilahlık iddiası değil, tam aksine, kulun kendi varlığının sadece Allah'ın bir tecellisi olduğunu idrak etmesinin zirvesidir. Şair, bu dizelerde sadece kendi inancını değil, bu büyük sırrı idrak etmenin getirdiği derin huzuru ve coşkuyu dile getirir. Bu, dini inançın sadece ritüellerden ibaret olmadığını, aynı zamanda gönülde yaşanan köklü bir aşk ve Birlik (Tevhid) şuuru olduğunu gösteren manevi bir manifesto niteliğindedir. Bu şiirler, ruhunu Zâhir'den Bâtın'a doğru bir sefere çıkarmak isteyen her okuyucu için bir davetiyedir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.