Sevgili dindar kardeşlerim,
Son zamanlarda, din konusunda, hayatında bir kitap okumamış, hele Kur'an'ı eline almamış kişiler ileri geri konuşuyor, ortalığı toz dumana katıyorlar.
1400 yıldır İslam coğrafyasında, Kur'an dışı bir inanç sistemi geliştirildi. Hazreti Muhammed’e ve onun Ehl-i Beyt’ine düşman olan müşrikler, İslam maskesi altında kendilerini Müslüman gösterdiler ve İslam dünyasına kin, nefret ve fitne tohumları ektiler. Kur'an’ı devre dışı bırakarak mezhepler, tarikatlar kurdular. Müslümanları fırkalara bölerek, parçalayarak yok etme politikası, Kerbela’dan günümüze kadar devam etmektedir.
Kur'an dışı, din adına hurafelerle, uydurma rivayetlerle, sahte hadisler düzenleyerek Peygamber’e iftira niteliğinde, fitnenin daniskasını yaptılar. Böylece İslam’ı yıpratma, aşağılama ve küçük düşürme sentezini yazmaya devam ediyorlar.
İslam dininin baş düşmanları, kendilerini sakal, cübbe, sarık, hacı-hoca maskesi altında gizleyerek, İslam dinine kalpazanlık yaptılar. Kur'an dışı fetvalarla zarar verdiler ve vermeye devam ediyorlar. Uydurma ilmihal kitaplarıyla, sahte hadislerle, Arap-Yahudi rivayet kültürüyle İslam'a zarar vermek için her kılıfa bürünmekteler.
1400 yıldır İslam âlemine, "Teknoloji kâvurun icadıdır," dediler. Bilime, sanata, müziğe, resme, heykele "haram" dediler. Sanatçılara, bilim insanlarına, filozoflara saldırdılar. Amaçları, İslam dünyası teknolojide, ilimde, bilimde ve sanatta gelişmesin; Orta Çağ karanlık bataklığından kurtulmasın, hep geride kalsın ve yok olsun. Ne yazık ki, bu konuda amaçlarına ulaştılar.
Bugün İslam dünyasında teknoloji var mı? Sanat ve bilim var mı? Gelişme var mı? Ne yazık ki yok.
Bugün İslam coğrafyasında ateş yağıyor; savaş ve vandalizm esiyor; emperyalizm cirit oynuyor; Müslüman, Müslüman'ı vuruyor.
İslam ülkeleri, mezhep, tarikat ve cemaatlerin elinde parsellenmiş durumda. Ayrımcılık, sen-ben kavgası, rant kavgası, ahlaki çöküş, hırsızlık, tecavüz, insana ve hayvana işkence, ağaçları yok etme, kadınları aşağılama… gibi binlerce sorunun enkazına dönmüş durumda.
İslam ülkelerinin kalkınması ve Müslümanların tek kurtuluşu; acilen Kur’an’daki İslam’a ve Ehl-i Beyt’in ışığına dönerek birleşmeleri elzemdir. Mezhep, tarikat ve cemaat ayrımlarını bir kenara bırakıp, inançlarını Kur’an-ı Kerim ışığında güncellemeleri gereklidir.
Korku kültürünü terk edip, Allah sevgisiyle, dinlerini Allah’a has kılarak, riyadan ve gösterişten uzak, inançlarını yaşayarak, farklı inançlara saygı göstererek, dinde zorlama ve baskı olmadığını kavramaları, din tüccarlığını bırakarak ilime ve bilime önem vererek sağduyulu olmaları önemlidir.
En önemli ilke şudur: Kur’an’da olmayan inanç, İslam dini değildir. Bu gafletten uyanmaları, kaçınılmaz bir fırsat olduğunu bilmelidirler.
Bazı art niyetli, şeytan evliyası olan hocalar, Kur’an dışı bir yaklaşımla, "Şu haram, bu haram" diyerek, İslam ülkelerindeki Müslümanların yaşamını köleleştirmeye, uyutmaya, tabularla korkutmaya, sindirmeye çalışmakta; bu psikolojik harekât manevi ve fiziki yıpratmaya gitmektedir. Buna uyanmamız gerekir.
Hakiki İslam dini, Kur'an-ı Kerim’in içindekilerdir. Kur'an dışı din, kesinlikle İslam dini değildir. O zaman Kur'an’a dönelim! Tek kurtuluş reçetesi Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an’ı anlayarak okursak, hiçbir kuvvet bizi din adına aldatamaz.
Kur'an ve İslam dini daima günceldir ama ne yazık ki Müslümanlar güncel değil.
1400 yıldır Müslümanları Kur’an’dan uzaklaştırdılar: "Aman dokunma, aman eline alma… Kur’an seni çarpar," diyerek; "Sen anlayamazsın," diyerek… "Sen okuma, gel biz sana dini öğretiriz," dediler. Din adına hep bizden para topladılar, hep bizi sömürdüler.
Kur'an-ı Kerim insanı çarpmaz, aksine çarpıkları düzeltir. Çünkü Kur'an bir şifa kaynağıdır, bir rahmettir, bir ışıktır, nurdur, kurtuluşa götürecek rehberdir. Bir öğüttür; iyiyi, yanlışı, doğruyu, kötüyü birbirinden ayırt etmen için sonsuz bir bilgi, irfan ve ilim kaynağıdır.
Kur’an sadece şeytanı çarpar. Kur’an’ın olduğu yere iblis yanaşamaz, şeytan ve kötü ruhlar giremez.
Aklımızı kullanalım, çağdaş olalım. İlime, bilime, sanata, müziğe, resme, teknik teknolojiye önem verelim. Sen-ben ayrımcılığını bırakıp, herkes inancını hür ve kardeşçe yaşasın. Farklı görüşlere saygı duyalım, Allah’a lâyık bir kul olalım.
Barış, sevgi, eşitlik, adalet ve paylaşım için daha güzel bir gelecek için hurafelerden, safsatalardan, masallardan uzak duralım. Sokaktaki sahte tanrıyı yıkalım, Kur’an’daki hakiki İslam’a dönelim, Ehl-i Beyt’in ışığından saadete erişelim.
Doğru ve gerçek İslam, Kur'an’daki İslam’dır. Kur'an dışındaki İslam ise sonradan uydurmadır.
Uyan! Kur'an'la diriliş! İnancını Kur’an ışığında sorgula… Sorgula, sorgula!
(11 Mart 2018)