Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Adıyaman Diyarında Kayıp Hikayeler Hüseyin TURHAL
Adıyaman'da Kayıp Hikâyelere Yolculuk Adıyaman'ın kadim topraklarında, taşın ve zamanın derinliklerinde saklı kalmış, kaybolmaya yüz tutmuş gerçek hayat hikâyelerinin izini sürüyor. Bu eser, Nemrut'u...
2. Bölüm

Taşın Kalbindeki Gözyaşı: İsias ve Kommagene Askeri

32 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum


Nemrut Dağı'nın doruklarından güneye, verimli Kommagene topraklarına uzanan bir Roma yolu vardı. Bu yol üzerinde, zamanın en görkemli mühendislik harikalarından biri, Cendere Suyu'nun (eski adıyla Kahta Suyu) üzerine kurulmuş heybetli bir çeşme (veya bölgedeki bir Roma yapısı) yükseliyordu. Bu çeşme, hem imparatorluğun gücünü hem de suyun hayat verici bereketini simgeliyordu.
Bu topraklarda, Nemrut soyundan gelen, Kommagene Krallığı'nın kudretli prensi Antiochos'un kızlarından biri olan İsias yaşardı. İsias, babasının tanrılarla kurduğu gizemli bağın ve dağların sessizliğinin aksine, yüreği insan sıcaklığıyla çarpan, narin bir genç kızdı. O, Nehir Tanrıları'nın ve Bahar Perileri'nin yansımasıydı; gözleri Fırat'ın bereketi, saçları Nemrut'un otları kadar yeşildi.
Bir gün, Roma İmparatorluğu'nun birliğinde görevli, yakışıklı ve yiğit bir Kommagene askeri olan Gaius, yorgun bir seferden dönerken çeşmenin başında dinleniyordu. Gaius, sıradan bir asker olsa da, ruhunda kralların azmi ve dağların sağlamlığı vardı. Çeşmenin serin suyundan içerken, İsias da hizmetçileriyle birlikte oraya geldi. İki genç, ilk bakışta kaderlerinin düğümlendiğini hissettiler.
İsias'ın güzelliği, Gaius'un kalbini fethetmişti. Gaius'un cesareti ve dürüstlüğü ise, İsias'ın yüksek surlar arkasında gizlenmiş ruhunu okşamıştı. Ancak, aralarındaki fark, Cendere Köprüsü'nün altından akan suyun debisi kadar güçlüydü. İsias, krallık soyundan, Gaius ise halktan bir askerdi; bu aşk, Kommagene yasaklarına aykırıydı.
Gizli buluşmaları, dağların gölgesinde, çeşmenin mermer basamaklarında fısıltılarla geçti. Her su damlası, onların gizli yeminlerine tanıklık ediyordu. İsias, sevgilisine kavuşamama korkusuyla bir gün çeşmenin ustalarına yalvardı: "Ne olur, bu çeşmeyi öyle bir yapın ki, içindeki su, kavuşamayanların gözyaşı gibi aksın. Benim ve Gaius'un aşkı, bu taşın kalbine kazınsın."
Ne yazık ki, bu gizli aşk çok sürmedi. Antiochus, kızının bir askerle olan münasebetini öğrendi. Öfkesi Nemrut'un fırtınaları gibiydi. Gaius, ağır bir ihanetle suçlanarak uzak bir kışlaya sürgüne gönderildi, bir daha Kommagene topraklarına ayak basması yasaklandı.
İsias, çeşmenin başına koştu, sevgilisinin dokunduğu taşlara sarıldı. Gözyaşları, Gaius'un su içtiği hazneden akmaya başladı. Öyle içli ağladı ki, efsaneye göre, o gün çeşmenin mermerinden sızan suyun sesi, hüzünlü bir ağıt gibi yankılandı.
İsias, Gaius'a olan aşkından vazgeçmedi. Ömrünü, sevgilisinin bir gün döneceği umuduyla, o çeşmenin etrafında geçirdi. Halk, onun bu fedakar aşkını gördü ve çeşmeye "Nemrut'un Kızı'nın Aşk Pınarı" adını verdi.
Bugün, Adıyaman topraklarındaki o Roma çeşmesinin kalıntılarının ya da yapısının yakınından su aktığında, yöre halkı fısıldar: "Bu su, sadece dağın karından gelmiyor. Bu, Nemrut'un kızı İsias'ın, kavuşamadığı sevgilisi Gaius için döktüğü aşkın ve fedakarlığın gözyaşlarıdır. Bu çeşmeden su içenler, ya gerçek aşkı bulur ya da İsias'ın hüzünlü kaderini kalplerinde taşır."
Böylece, taş ve su, bir kral kızı ile bir askerin imkânsız aşkını, asırlar boyu sürecek bir efsaneye dönüştürdü....

Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL