Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Adıyaman Diyarında Kayıp Hikayeler Hüseyin TURHAL
Adıyaman'da Kayıp Hikâyelere Yolculuk Adıyaman'ın kadim topraklarında, taşın ve zamanın derinliklerinde saklı kalmış, kaybolmaya yüz tutmuş gerçek hayat hikâyelerinin izini sürüyor. Bu eser, Nemrut'u...
29. Bölüm

Kahta Kalesi'nin Gölgesinde Bir Aşk: Lorin ve Miran

10 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Adıyaman Diyarında Kayıp Hikayeler 28

Kahta Kalesi'nin Gölgesinde Bir Aşk: Lorin ve Miran

Kahta Kalesi, taşın ve tarihin fısıltılarının yankılandığı o heybetli yapı... Kommagene'den Memlüklülere uzanan nice medeniyet görmüştü. Ama hiçbir hikaye, surların hemen yamacındaki köyde yaşayan iki genç kadar içli, iki gönül kadar kavuşmaz olmamıştı.
Onlar, Lorin ve Miran'dı.
Lorin, Kahta Çayı'nın kıyısında açan nar çiçeği gibi, canlı ve narin. Gözleri, Arsameia'nın gizemli dehlizleri gibi derin ve merak doluydu. Miran ise, kaleden Kahta Çayı'na inen gizli su yolu kadar cesur ve ketumdu. O, ailesinden kalma küçük bir sürüyü güder, gününün büyük çoğunluğunu kalenin eteklerindeki yeşil vadide geçirirdi.
İkisi ilk kez, Cendere Köprüsü'nün eski taşları üzerinde, güneşin Nemrut Dağı'na veda ettiği bir akşam karşılaştı. Lorin, köye inen yolda ayağını burkmuştu. Miran, tereddütsüz atından inip ona yardım etti. Miran'ın güçlü elleri, Lorin'in ince bileğine dokunduğunda, sanki Kahta'nın binlerce yıllık suskunluğu bozulmuştu. O an, kalplerinde, kalenin gözetleme kulesindeki meşale gibi bir his parladı.

Yasak Bir Fısıltı
Aşkları, Kahta Kalesi'nin içindeki Mescit kadar saf ve sarnıçlardaki su kadar hayatiydi. Her gün, kalenin taş merdivenlerinde, gizli geçitlerin girişinde ya da Kahta Çayı'na inen dar patikalarda buluşurlardı. Lorin, Miran'a kaledeki kitabelerde yazılan eski kralların destanlarını anlatır, Miran ise ona en güzel türküleri söylerdi.
Ancak, Lorin'in ailesi zengin ve nüfuzluydu; Miran ise sadece bir çobandı. Bu aşk, o topraklarda "yasak" kelimesiyle damgalanmıştı. Lorin'in babası, kızını yörenin en güçlü Bey'inin oğluyla evlendirmeye karar verdi.
Miran, bu haberi duyduğunda kalenin zirvesine çıktı. Manzara büyüleyiciydi, ama kalbi bin parça. O gece, Lorin'i kaçırmaktan başka çaresi kalmadığını anladı.

Gizli Geçit ve Sonsuz Söz
Düğün günü gelip çattığında, Lorin'in yüzü bembeyazdı. Gözleri, Kahta Kalesi'nin güney yamacındaki güvercinliğe çıkan gizli merdivenin yerini arıyordu. Burası, Miran ile yaptıkları son buluşma yeri, son umutlarıydı.
Miran, daha önce keşfettiği, kaleden Kahta Çayı'na inen gizli su yolunu kullanacaktı. Düğün alayı kaleden çıkarken, Lorin bir anlık karmaşadan faydalandı. Güvercinliğe giden merdivenlere doğru hızla koştu. Ailesi ve Bey'in adamları onu fark ettiğinde, Lorin çoktan geçidin ağzına ulaşmıştı.
Miran, aşağıda, Kahta Çayı'nın soğuk sularında, bir kayanın ardına saklanmış, atını hazırlamıştı. Lorin, karanlık ve nemli geçitte ilerlerken, tek rehberi Miran'ın ona verdiği sözdü: "Kalenin taşları erise de, bu aşk bitmeyecek."
Sonunda, geçidin çaya açılan dar kapısından dışarı süzüldü. Tam o anda, kaleden gelen bir ok sesi havayı yardı. Miran, okçuya siper oldu. Ok, omzuna isabet etti ama o, acıyı hiçe sayarak Lorin'i atına çekti.

Ebedi Destan
O gece, Kahta Kalesi'nin surları sadece gökyüzünü değil, iki kaçak aşığı da izledi. Kanayan yarasına rağmen Miran, Lorin'i dağlara, Nemrut'un heykellerinin yanına götürdü. Onlar, kralların huzurunda, yıldızların şahitliğinde birbirlerine sarıldılar.
Lorin ve Miran, o topraklarda bir daha hiç görülmedi. Kimileri, onların Kommagene Kralı I. Antiochos'un tahtına sığındığını söyledi. Kimileri ise, Miran'ın yarasından öldüğünü ve Lorin'in acıya dayanamayarak kendini Kahta Çayı'na bıraktığını fısıldadı.
Ama Kahta'nın yaşlıları, özellikle rüzgarlı akşamlarda, kalenin duvarlarına yaslanıp dinlediklerinde, gizli su yolundan gelen, iki genç kalbin atışını ve Miran'ın "Lorin" diye fısıldayan türküsünü duyduklarına yemin ederler.
Bu hikaye, Kahta Kalesi'nin sadece taşlardan değil, Lorin ve Miran'ın yasak ama sonsuz aşkının fısıltılarından yapıldığının kanıtıdır.

...Kimileri ise, Miran'ın yarasından öldüğünü ve Lorin'in acıya dayanamayarak kendini Kahta Çayı'na bıraktığını fısıldadı.
Kahta Çayı'nın İki Kayası
Gerçek şuydu ki, Miran'ın omzundaki yara ağırdı. Nemrut'un soğuk zirvesinde, Lorin yarayı sardı, ama zehir kana karışmıştı. Güneş doğmadan hemen önce, Miran son nefesini Lorin'in kollarına verdi. Lorin, ne ağıt yaktı ne de gözyaşı döktü; çünkü Miran'ın son sözü bir vasiyet değil, bir yemindi: "Bizi ayıranlar, aşkımızı da ayıramayacak."
Lorin, Miran'ın bedenini, Kahta Çayı'nın en coşkulu aktığı, kaleden rahatça görülebilen bir noktada, iki büyük meşe ağacının altına gömdü. Sonra, atın dizginlerini eline alarak, Kahta Kalesi'ne geri döndü.

Lorin'in Dönüşü ve Sonsuz Lanet
Lorin, düğün alayının karmaşasının bittiği, ancak arayışın hala sürdüğü kalede, hiç beklemedikleri bir anda, bir hayalet gibi belirdi. Üzerindeki gelinliği çamurlu, yüzü kederden donuktu.
Babası ve Bey'in adamları şaşkınlık ve öfkeyle ona doğru koştular. Lorin, onlara Miran'ın ölüm haberini vererek, herkesin duyabileceği en yüksek sesle haykırdı:
"Sizler, servet ve güç hırsınızla, bu kalenin gördüğü en saf sevgiyi öldürdünüz! Artık, bu topraklarda sevdiğini zorla ayıran hiçbir zenginlik, hiçbir Beylik, huzur bulamayacak! Kahta Kalesi, kavuşamayan aşıkların sessiz mezarı olarak kalacak! Miran'ın kanı üzerinize lanet olsun!"
Bu sözleri söyledikten sonra Lorin, hızla kaledeki büyük burca koştu. Kimse onu durduramadı. Tarihi surların en yüksek noktasından, Miran'ın gömülü olduğu meşe ağaçlarının bulunduğu noktaya bakarak, kendini Kahta Çayı'na bıraktı.
Efsanenin Tamamlanması
O günden sonra, Kahta Kalesi'nde tuhaf olaylar yaşanmaya başladı.
Burçtaki Çatlak: Lorin'in atladığı büyük burcun duvarında, o gün başlayan ve asla tamir edilemeyen derin bir çatlak oluştu. Halk, bu çatlağın Lorin'in kırılan kalbi olduğunu söyler.
Ayrılık Rüzgarı: Kaleye kim bir nişanlısıyla ya da eşiyle gelir de, o burcun yanından geçerse, aralarına aniden çok kuvvetli bir rüzgar girer, onları birbirinden ayırırdı. Bu rüzgar, Miran ve Lorin'in onları ayırmaya çalışanlara karşı yeminidir.
İki Çiçek: Kahta Çayı'nın kıyısında, Miran'ın gömüldüğü meşe ağaçlarının dibinde, her bahar yan yana açan, biri kan kırmızısı (Miran'ın kanı), diğeri nar çiçeği beyazı (Lorin'in ruhu) iki yabani çiçek türer. Bu çiçekleri birbirinden ayıran, kısa sürede solarmış.
Kahta Kalesi, artık sadece Kommagene krallarının değil, aynı zamanda Lorin ve Miran'ın ebedi aşkının da sembolüydü. Onlar ayrı düşmüşlerdi, ancak ruhları, Kahta'nın taşlarında ve suyunda sonsuza dek birleşmişti. Ve hikayeleri, o coğrafyada, kavuşamayan aşıkların en kutsal destanı olarak fısıldanmaya devam etti.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL