Alamancı Niyazi!(seri şiir)
Kederli
Alamancı Niyazi!(seri şiir)
Sýladaki ve gurbetteki þiir ve de hatýra dostlarýna... Yýl 2009; Almanya’ya geliþimin 35.nci yýldönümüne girdim. 1972 senesinin baþýnda Almanya’ya gelip, tahsile baþladýðýmda, 1960’lý yýllarýn ortasýndan itibâren gurbete çýkmak zorunda kalmýþ, kendi hâline terkedilmiþ, tüm sýkýntýlarýyla baþbaþa býrakýlmýþ, dil-diþ bilmez, gariban ve âciz vatandaþlarýn dert ortaðý ve tercümaný oldum.
Daha o zamanlar, Almanya’da edindiðim gurbet tecrübelerimi, gördüklerimi, duydýklarýmý ve yaþadýklarýmý ALAMANCI aðzýyla, þiir biçiminde gerçek bir hayat hikâyesi olarak yazmayý ahdetmiþtim.
Bu þiirsel hikayeme, aslen Denizli’den gelme, gurbetçi Niyazi aðabeyim konu oldu. Kendisiyle 1972 senesinin ortalarýnda tanýþmýþtým ve 1978 yýlýna kadar Almanya’da ayný kentte yaþadýk.
Þu kadere bakýn; 1979 senesinde buyana icra ettiðim tercümanlýk ve çevirmenlik mesleðini seçmeme, özellikle; o zamanlar sürekli þiirler yazmama vesile olan, benden 8 yaþ büyük, son derece neþeli, temiz kalpli, açýk sözlü, mert ve doðaç bir mizaca sahip olan Niyazi aðabeyim, erken denecek yaþta, Aðustos 2009’da Almanya‘da, Tanrý’nýn râhmetine kavuþtu.
Nûr içinde yatsýn!
Onun vefâtýný vesîle ederek; bu hayat hikayesini, gerek merhûmun anýsýna ve hürmetine gerekse gurbetçi dostlarýn hatýrýna, onun aðzýndan þiirsel bir hikaye biçiminde yazýp okurlara sunumayý tasarladým.
Bu gerçek hayat hikayesi, kýsmen güncel Türkçe, kýsmen de bölgesel Anadolu þivesi ve ‘‘Alamancý dili‘‘ olarak, tümüyle þiir biçimindedir.
Bu hikayeyi, seri olarak günaþýrý veya peyderpey 4-5 kýta halinde siteye aktaracaðým.
Ýyi okumalar.
Kederli/Almanya, 20 Eylül 2009
..................................................................
Gutbetçiydi sadece, ne þehittir ne gazi....
Doðdu, büyüdü, rahmetli oldu, gitti Niyazi... Kederli: Tanrým; emretmiþsin sen dün ecele:
‘’Niyazi kuluma teblið et’’ deyi.
Azrâil peþinden gelmiþ acele;
‘’Canýný vererek, Hâk’ka git’’ deyi!
Ýþte; huzurunda Yüce Yaradan!
Doðdu da, yaþadý kýsacýk bir an.
Bilirim; her kuldan alacaksýn can.
Mekânýný cennet eyle Yarâbbi!
..................................................................
Niyazi merhumun aðzýndan Mevla’ya hitabý: Kýrkbeþ senesinde, oniki Mart’da
Anamýn sancýsý tutmuþ nahýrda.
Tek baþýna doð’rmuþ sýcak ahýrda.
Bezedi samana beni Yarâbbi!
Hikmetinle oldum oðlan Niyazý.
Bütün ömrüm boyu yedim ayazý.
Sýcak bir ekmeðe hasrettim bazý.
Mevsimlerim hep güz geçti Yarâbbi!
…………….
Âlemine geldim ufak bir köyde.
El, ayak yerinde, cýlýz bir gövde.
Yýllarca yaþadýk iki göz evde.
Kaderime boyun eðdim Yarâbbi!
Kýz-oðlanlý tümden sekiz kardeþitik
Baþa ne geldiyse þükür eyledik.
Ne bulduysak alýp onlarý yedik.
Ýyi kötü geçinirdik Yarâbbî!
Anam, babam yoksul fukaralardý.
Geçim darlýðýndan yakýnýrlardý.
Çifçilik ederek, geçinirlerdi.
Dertlerine ortak oldum Yarabbî!
Dokuz yaþýmdayken okula gittim.
Kader bu ya; hem de hep gün koyun güttüm.
Aradabir mektebi de unuttum.
Üçüncü sýnýfta kaldým Yarabbî!
Bir inek, bir keçi, süt verirlerdi.
Yem bulamazlardý, kök kemirirlerdi.
Babam: ‘’Bu gidiþle ölürler’’ derdi.
Rezil, rüsvâ yaþar’olduk Yarabbî!
Üç dönüm bir çorak tarlamýz vardý.
Paramýz pek olmaz, kesemiz dardý.
Babam topal naçar, anam biçardý.
Aç karýnla çok yatardýk Yarabbî!
Evimizin damý akar dururdu.
Pencere kýrýktý, rüzgâr vururdu.
Bahçe susuz; aðaç, çabuk kururdu.
Bir akar çeþmemiz yoktu Yarâbbî!
Çamaþýrý dölek gölde yýkardýk.
Evin arkasýnda hâcet yapardýk.
Ot, çöp, ne bulduysak onu yakardýk.
Teneke sobamýz vardý Yarâbbî!
Cam yerine, beyaz naylon gererdik.
Perdeleri patiskadan dikerdik.
Dereden içecek su getirirdik.
Þiþeden tahâret ettik Yarâbbî!
Elektrik yoktu, fener yakardýk.
Yaðdanlýða gazyaðýný katardýk.
Güneþ batýnca da, erken yatardýk.
Bir lambaya mahkûm olduk Yarâbbî!
Ay doðarsa derslerimi yapardým.
Çoðu zaman önlüðümle yatardým.
Sabahýn köründe yola çýkardým.
Okul köyden uzaktaydý Yarâbbî!
..........................
Devam edecek...
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.