ucu kesik bir aþktan kalan
kurumuþ günleri sararttýk ömrümüzde
küfürbaz yüreklerimizi suskunluða gömerken
duvarlara makamlý þiirler astýk
ilk cinayetin katilini
kaybolmuþ sancýlarýmýzda bulduk
þimdi hiç baþlamadan biten bir hikayenin
týlsýmýndayýz
gidiþinin eþrefliðine bir aðýt sýðdýrdým
avuçlarýmda kirlenmiþ gökyüzünden
yýldýzlar serpiþtirdim yüzüne
endamýndan savruk rüzgarlar ektim
çýðlýk çýðlýk bir hükümet kuruluyor içimde
neredeyse bir devrim olacak
koca koca konuþan kalabalýk eylemler var
kör bir uykuda sabah olan gözlerimin içinde
üst üste darbeler geliyor en derinime
gürültülü bir gülüþ harcadým sesini duyuþuma
boðulduðum ve
konuþmayý öðrendiðim ilk selamýnda
henüz on beþindeki begonyalar gibi
i n a n m ý þ t ý m
içindeki yaðmur kokan cumhuriyete
sabahýn seherinde,
denizlerin enginliðini düþleyip
dedim ki
düþ’sün zihnime
avuçlarýmdan sýzsýn bir ses
yýrtýk bir uçurtmaya sebepler koydum
kaybediþlerim hep ayný
tutmayýn ellerimden
rüyalarýma düþen cemreler
mevsiminden habersiz
ekmeðini böldüðüm sevdamýn
aðrýsý var ruhumda
iþliyor c’anýma
aheste aheste
Bir sus çiçeði koydum yüreðime
solgun ve yeþil
yorgunluðumu bana baðýþla
ben -e y l ü l- de
-y i r m i i k i - kere öksüz kaldým
Gökçe Üstündað / Aðustos 2015