Beş vakit İstanbul
Sabah oldu mu, þafak söktü mü?
Burda Sirkeci, ora Kadýköy.
Beþiktaþ’týr ve de Üsküdar’dýr,
gören unutmaz, aklýnda kalýr.
Boðuk boðuk bir düdük çaldýmý?
Köpük köpürdü, mavi beyazdý,
martýya fýrsat, palamut avlandý,
iþçi, memur derin soluklandý.
Vakit yarým olur, çeyrek kalýr,
iskelesinde gölge kararýr;
bir turnike, zincir ve kilit,
biri çay dedi, diðeri simit.
Vapur yol aldý karþýya baktý,
varmadan bir kýz karþýladý.
Bir anda etraf dolunca taþtý,
mola bitince telaþ baþladý.
Ýkindi girdi, ezân yankýsý,
hem Fatih’te hem Eminönü’de.
Yerli kepçe, yabancýya kazan;
Sultanahmet ve de Yerebatan.
Tarih kokar her iki yakasý,
Yeniköy, Rumeli, Tarabya’sý,
Çengelköy, Anadoluhisarý,
Sinan türbe hamamýn mimarý.
Akþam oldu mu? hava karardý,
Ortaköy’ü ve de Sarayburnu,
Dolmabahçe ile Topkapý’sý;
tablosu olsada resmi kaldý.
Bir gül gibi dikeni saplanýr,
Seveni, sevmeyene katlanýr,
damaðýnda rakýsý balýðý,
giderek aðlar uðurladýðý.
Okundu yatsý, duru meydanlar,
minareler, renklendi ýþýklar.
Köprü kýtayý kýtaya baðlar,
el alem hep gýpta ile bakar.
Beyoðlu çaldý ve Galata þahlandý,
delikanlý, kaþmer caddeleri sardý.
Coþkulu cümbüþü ve de kavgasý,
aðardý bir yeni Ýstanbul sayfasý.
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.