EY ŞARK'IN EVLADI
Ey Þark’ýn Evladý!
Sen ki;
Su ile toprak dalaþýnda çamur
Tebriz’in güneþinde ayçiçeði
Yedidüveli inleten nal sesleri
Sen ki;
Cennet müjdeleyicisinden bir ümmet
Kuþaktan kuþaðýna eder himmet
Sen ki;
Boynunda kefeniyle gezen
Koynunda Yasin-i Þerif’i yoldaþ eden
Ölümü ölümsüzlük bilen
Sen ki;
Dönümü kan pahasýna coðrafya biçen
Atasýna rahmet dileyen Rahman’dan
Mabedinde Ezan-ý Muhammed’le inleyen
Sen ki;
Ayaklarý altýnda cennet serili anadan türeyen
Babanýn nasýrlý ellerinde ekmek tüketen
Haram sofrasýnda bulunmayan
Helal sofrasýndan nefis doyuran
Sen ki;
Kurda kuzuyu biletmeyen
Aslaný çakala boðdurtmayan
Sen ki;
Çölleri Leyla diye seven
Gözleri Yusuf’la sýnanan Yakup
Sözleri Mevla’ya uzanan Celaleddin
Sen ki;
Yerle gök arasýnda doðurulan
Düþtüðü yerde kendinden doðrulan
Sen ki;
Düþmanýn dostluðuyla savrulan
Dostun düþmanlýðýyla vurulan
Sen ki;
Komþusu aç iken tokluk nedir bilmeyen
Günah kapýsýnda tövbe suyuyla yýkanan
Sen ki;
Esaretten kurtuluþa çaðrýlan
Kurtuluþtan özgürlüðe kanat süren
Gökyüzünde bir pervane bir semazen
Sen ki;
Ey Þark’ýn evladý!
Bu topraðýn baðrýnda birer sedef.
Sorarým sana;
Bu garplýlaþmak niye?
Bu yabancýlaþmak kime?
Þark’ýn padiþahý olmak dururken
Garb’ýn soytarýsý olmak da neyin nesi?
Sosyal Medyada Paylaşın:
İbrahim Halil Türk Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.