Bir zamanlar bu evde hayat vardý, Güneþ sanki en önce bu eve doðar, Pencerelerinin önüne kuþlar konardý… Ýçeriden bir kadýn çocuklarýna seslenirdi : ’ Sabah oldu, haydi yavrularým uyanýn!’
Bir zamanlar bu virane ev sýmsýcaktý, Yerde serili Isparta halýsý vardý… Sobanýn içindeki odunlar cýzýrdar, Üzerindeki çaydanlýk fokurdardý. Bir zamanlar bu evin kilerinde, Köyden getirilen çuval çuval un ve bulgur, Kýþlýk kuru diri, kurumaya býrakýlmýþ domates, Bidon bidon biber salçasý bulunurdu…
Bir zamanlar bu evden, þen kahkahalar yükselir, Evin küçük çocuðu, yoldan geçenleri selamlardý, Hele ki seyrine doyum olmaz, Bahçesindeki Isparta gülleri mis gibi kokardý…
Bu virane ev kim bilir kaç olaya tanýklýk etti, Sývasý düþmüþ kerpiç duvarlarýn dilleri olsa da konuþsalar, Bu evde kim bilir kaç çocuk yetiþti, Kaç genç kýz telli duvaklý gelin olup, Sürgülü tahta kapýsýndan yaþlý gözlerle çýktý…
Bir zamanlar bu evden çatal kaþýk sesleri eksik olmazdý, Önce eller yüzler yýkanýr, sonra hep birlikte sofraya oturulurdu, Tereyaðý sürülmüþ Yalvaç ekmeði, Biraz bal, biraz reçel, zeytin, peynir afiyetle yenilir, Sofradan birlikte kalkýlýr, Baba iþe, çocuklar okullarýna giderlerdi… Hiç bitmezdi analarýn çilesi, Yine onlara kalýrdý ortalýðýn toplanmasý…
Akþam oldu mu, evin babasý yorgun argýn iþten gelir, Evin baþ köþesindeki tahta divana kurulur, Aç karnýna bir taraftan çayýný yudumlar, Bir taraftan da keyifle Gelincik sigarasýný tüttürürdü… Akþam ajansý dinlenirken, çýt çýkmazdý kimseden, Söz birliði etmiþçesine, radyoda olurdu kulaklar…
Evin direði olmak kolay mý? Sonra alýrdý eline kaðýdý kalemi, Baþlardý hesap kitap yapmaya… Alacaklar yine yarým kalýr, Verecekler miadýný aþardý… Aman Allah’ým, ne bitmez bir hesaptý bu, Al iþte, bahane de hazýrdý : ‘’ Yak bir sigara daha’’
Bir devir daimdi yaþanýlanlar, Yine karýnlar acýkýr, Yine kurulurdu ortaya sofra bezi, Bir tencere bulgur pilavý, iki baþ soðan, Yanýnda mis gibi sýcacýk tarhana çorbasý, Ýþte buydu fakirin olaný…
Çorba tasýnýn içine ekmekler doðranýr, Tangýr tungur sesler arasýnda, Kaþýklar ardý ardýna daldýrýlýr, Bir çorbadan, bir pilavdan alýnýr, Kalaný ekmekle sýyrýlýr, Hep birlikte kalkýlýrdý sofradan…
Yýllar geçip devir deðiþtiðinde, Ýnsanlar da deðiþti, evler de… Þimdi sessiz sessiz, içli içli, Bir baþýna aðlayan bu yaralý evden geriye, Kýrýk dökük camlarý, çürümüþ kapýlarý, Bahçesindeki kurumuþ iðde aðacý, Ve tütmeyen bacasý kaldý… Komþulara sorsanýz, tanýmazlar eski sahiplerini, Velhasýl, garipler mezarlýðýna gömüleli, Otlar bürümüþ dört bir yanýný, Ýçindekilerle birlikte yok olmuþ tüm anýlar… Ondan aðlýyor bu soðuk duvarlar...
Vecdi Murat SOYDAN (Yaþanmamýþ Aþklarýn Þairi) 17/04/2015-Saat: 01.15- Isparta
Sosyal Medyada Paylaşın:
Yaşanmamış Aşkların Şairi Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.