Ýnce bir kiraz gördüm ýrmaðýn kenarýnda
Soðuða aldýrmadan tomurcuklandý garib
Umut dolu hayâller, kurdu ilk baharýnda
Birgün dalýnda þakýr diye þeyda andelib
Günlerce suya baktý açtý mý diye çiçek?
Simsiyah tomurcuklar, koza gibiydi hâlâ
Güneye uçar iken bembeyaz bir kelebek
Dinlenmek için kondu en tomurcuklu dala
Birdenbire baþladý aðaç çiçek açmaya
Mýsýr gibi patladý sayýsýz tomurcuklar
Kelebeðin arzusu, kalmadý ki uçmaya
Nefsini cezbetmedi, þatafatlý ufuklar
Ýki hafta geçince, geline döndü kiraz
Dallarýn arasýnda kelebek pervaz etti
Ayazlý gecelerde, çiçek alarak biraz
Nevbaharý, adeta sýcacýk bir yaz etti
Aralarýndaki cilve, görülmeye deðerdi
Hep ýrmaða yansýrdý huzurlu ahvâlleri
Kiraz kelebek öpsün diye dallar eðerdi
Hayat yolunda birdi mutluluk hayalleri
Bir ikindi vaktinde bâd-ý ayaz esince
Kirazýn çiçekleri, nehre dökülüverdi
Beyaz hayâllerinden ümidini kesince
Bahtý kötü aðacýn boynu bükülüverdi
Kelebeði ýrmakta uçup durdu günlerce
Fakat bir çiçek dahi kurtaramadý garib
Gamlý sevgilisine koþup geldi bir gece
Küçük gözleri dolu, kalbi ise mustarib
Çiçeksiz kalan aðaç, büyük yasa büründü
Sandýki asla sevmez, meyvesiz bir kirazý
Suda akseden yüzü, hayli çirkin göründü
Kelebeðin yok muydu, vardý buna itirazý
Dedi ki birgün: Sakýn aðlama, gel hadi gül!
Hiç meyve vermesen de severim seni, inan
Gül, sararýp solunca hiç terk etti mi bülbül?
Geçen havada gördüm, hâlâ gözleri giryan
Güzel mayýs gelince, kelebek kanat çýrptý
Gece gündüz dolaþtý baðlarda, bahçelerde
Bir dað menekþesini görünce kalbi çarptý
En muhteþem »kelamý«, aradý lehçelerde
Ya kiraz… Bekliyordu hercai kelebeði
Aylar geçti bir daha dönmedi dallarýna
Ne kendini suçladý ne de bir kez feleði
Fakat adý verildi, Rahman’ýn kullarýna
Ümudunu kesince, boyun eðdi kadere
Yalancý baharlarýn, sevdalarý da yalan
Toprak Ana, kiraza dedi ki birkaç kere
Þu dünyada babadýr vefalý dostu yarân
Kelime:
Giryan: aðlayan
Makes: yansýma
Andelib: bülbül
mýsralarýma güzel sesiyle hayat veren Nurcan Candar Uygur Hanýmefendiye teþekkür ediyorum...