DURNALARI TAKLİD EDERLER CEM'DE
Yıl 1968 miydi...
mevsim bu vakit bahar
Güneyde bahça duvarı yapıyorduk
Bulutlu bir bahar sabahı
dilki hurmasının çöğürleri
ellerimizi delik deşik etmişti
sonra birden gök yüzüne baktım
Girmana tarafından gelip
Göl dağına doğru süzülen
bir çift guş gördüm havada
uzun bacaklı nazlı uçuşlu
sonra çığlık gibi haykırdım
onlar gözden kayıp olmadan
sana gösterip sordum
Baba bunlar turna değil mi..?
heee işte bunlar dedin
allı turna...cemlerde :semahta geçen
ve dalp gitmiştim....
Bende onlarla beraber
Göl dağlarına gadar eşlik ettim....
Durnam ,durnam allı durnam
’’....Hiç el değmeden de iniliyorsun
Sarı turnam sinen yaralandı mı
Yoksa ciğerlerin parelendi mi....’’
ve döndüm geldim cem damına
Hani Mustafa dedenin yanında oturan
elindeki curası püsküllerle süslü
Çil aziz ...zakir olmuş çalıyordu ya
’’...hü hü hü hü hü hü........
Dere kenarında yerler hurmayı
Kılavuz ederler telli turnayı
Ak göğsün üstünde ilik düğmeyi
Çözüp gider bir gözleri sürmeli....’’
o ne güzel semahtı baba öyle...
o Ne güzel günlerdi baba öyle....
özenerek durnaları taklit etmek
en önde Eyüp ağamın Hacöğ bacı
Sonra deli mamoğun Hanım bacı
ve sirli hüseyin amca
Ataş ağanın yeter bacı
ve en sonda sen
çil aziz vurdukca sazın döşüne
Gökteki gördüğüm turnanın aynısıydı...
Kanat çırpar gibi golları açmış....
Durnayıda tahlit ederler cemde.....
’’.....Firkatli firkatli ne inilersin
Sarı turnam sinen parelendi mi
Niçin el değmeden sen inilersin
Telli turnam sinen parelendi mi....’....
Onurlu yaşamın önünde saygı ile eğiliyorum....ruhun şad olsun.....a.a
Sosyal Medyada Paylaşın:
ALİ ADIGÜZEL (ARIT) Åiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.