yoktanda yok varlýðýn
kutsal metinler içinden çözülüp
yüreðime iliklenen
billûr gözleriyle
dudaðýma su veren
elleri kanayan za’fi dünyanýn hayaletine sarýlmak
yokluðun
"iki doðunun ve iki batýnýn.."
oyalanmada kapýlar, sürgüler
pencerede gökyüzü
ayna içinde duvarlar, gölgeler..
ey gözlerimin serçe kanadý
ölsek ey,
gam edecek ne var þimdi?
gömsek bilinmezi, unutsak..
hatýrlayacak ne var?
yahut
b/aht-ý nazar gibi
düþse ýþýðý, yazgýmýza
yüreðimizin kavli
"Meracel bahreyni yeltekýyân"
hiç buluþmasa da
gözlerimiz
yalnýz varlýðýn olsa
hayâl etsek
göðe yükselen bir salýncaðý
-yalnýz ve beraber oturup
ikimiz-
.....bil ki
O.. koruyucu
ellerimi ve gözlerimi
sakýndýðým cümle’den
Rabbin emaneti
beklemek
"Beynehümâ berzehun lâ yebðýyân"
iþte bu yüzden
sahrada bir yemin
yarasý pek
ateþten elleri
her âmâdeyi bulmayýp serin
gönlünde okþar ezhâr-ý muhayyeli
gördüm
-dili
çiçekler deryasý
zeytin aðacýnýn nûrundan gibi
direhþan yekta dürri
ölsek ey,
ruhun býraksa kalbimizi-
ki
"Küllü men aleyhâ fân"