karanlýktýr alýnlarýndan akan ter
kazmayý daðýn sert taþlarý yüklenince
boðazýndaki lokmanýn kiridir kömür
yüzleri kapkara bile olsa
gönülleri kara elmasla iþlenmiþ
vurur grizular yaþamlarýný göçüklerde
kim bilir kaç gün geçecek bu tünellerde
hayatýn kahrý
kömür siyahý rengindedir þehirler
canlarýna çið düþürür her mevsim
acýnýn tüm içsel hesabý gözlerde yaþanýr
son kez öpülürken küçücük bebelerin yanaklarý
son defa hoþça kal denilerek
ölümle ladestir maden þehirlerinde yaþamak
kýrký geçmez maden tünellerinde
kazmayý vurur azrail ölüm fermanýný damgalar gibi
hayatýn zamansýz mezunu ettiði yitikler þehri
sokaklarý matemli kadýnlarla dolu
ocaðýn bu raylarýndan kimler geçti
acaba þu eski fýrçalýklara kim dokundu
kimler evlat özlemini yaþayarak hüzünlendi
çocuðunun madenci olmasýný kim isterdi ki
cehennemi andýrýr kuyulardan çýkan dumanlar
vagonlar mehmetler taþýr çukurlardan
grizu yükselir damarlarýndan yerin bin kat altýnda
göðün milyon kat üstünde siyah incidendir ölüm
kara günler bekler kara kömürün kadýnlarýný
acýlar yüreðinde kara sevdalý kadýnlarýn
her sabah helalleþerek ölüme gönderirler erlerini
bir cenge gider gibi
ve sonra küçük elleriyle zeynep
dua eder babasý akþam eve dönsün diye
kara elmas karasý ,gözler
akþamüstleri camýn önünde babasýný
kara kasketli adamýn yorgun argýn geliþini
kara kasketini gülerek sallardý kýzý zeynebe
tüm ev þenlenirdi kirine tozuna bakmadan
mehmedin üstünde kara kir görülürdü amma
gözlerinde kara bulut hiç mi hiç görülmezdi
hey gidi günler
þimdi gönlü burkan bir çocukluk hikayesi
zeynebin umutlarý bir bir sönmüþ
o ýþýk bir daha hiç görülmeyecek
kýrk kiþiden birisiydi rahmetli
zeynep hala babasýný bekler
o pencerenin önünde
en aðýr koþullarda can korkusuyla çalýþýp
en düþük maaþý alan maden iþçileri
her gün hayata en aðýr borcu öderler
bir Selda Baðcan türküsü tutturmuþ
”umutsuz bir sonbahar günüydü
çocuklarý uyurken çýktýlar
ereðli sokaklarýna
üzülmez’e gidiyorlardý
kýr düþmüþtü kemikten þakaklarýna…
giderim bende bende
bir arzum kaldý sende”
ölüm çukurlarýnda yaþamaya ant içilir
haykýrýþlarýný duyacakmýþ gibi Yüceler
hiçbir umudu olmayan loþ bir ýþýk
kömürle birlikte çöker içlerine
acýtan bir sesle haykýrýrlar
madencilik baba mesleði
dede madenci baba madenci oðul madenci
oðlum olmasýn diye adeta yalvarýrlar Mevlaya
ve her kadýnýn hüzünlü bir hikayesi var
yirmisinde,otuzunda dul kalmýþ
göz yaþlarý bile kömür karasý...
ramazan iftarlarýnda katýðýdýr ölüm onlarýn
adeta ücretlerini kazanýrlar terinden damýtarak
sadece dört dakikadýr nefesleri
bir mucizedir özgürce ölmek
tek teselli
yarýna Allah kerim
(tüm kara elmas þehitlerinin mekaný cennet olsun )
redfer
Güne þiir olarak seçenlere, zahmet edip uðrayanlara ve yorumlarýyla onurlandýran
tüm dostlara teþekkür ederim