MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

Seni Sevmek
hks_ali_3555

Seni Sevmek


Gittin...
Dudaðýma, çocuksu susuzluðumla asla doyamadýðým öpücüklerinden birini kondurup gittin. "Ne olur öyle bakma bana" dedin en son...
Daha birkaç dakika önce gözlerimde varlýðýnla alevlenen yaþam sevincinin yerine, boyun eðmiþ, donuk ve daha þimdiden hasretinle kavrulmuþ bir karanlýðý býrakýp gittin... Dolmuþtu zamanýn.
Yüreðimdeki kum saatini, o göz açýp kapayýncaya kadar geçen "sen"den, sanki asýrlarca tükenmek bilmeyen "sensizliðe" tersyüz ederek gittin.
Ýçimde, günlerdir yokluðunla zayýflamýþ, kalbi kupkuru kalmýþ aþk çocuðunu sevginle emzirme sarhoþluðuyla delirdiðim þu üç saatin içindeki yüzlerce "an"ý "aný"ya dönüþtürerek...
Önce gözlerim öksüz kaldý yokluðunda. Sonra, nefesinin o buðulu sýcaklýðýndan mahrum kalan evimin rutubet kokulu duvarlarý...
Gittin...
Ýki aþkýn arasýnda þaþkýn. Ürkek ve çaresiz bir çocuk gibi savrulan kalbini cebine koyup, baþka bir eve gittin uyumaya. Artýk senin deðildi evin, "sizin" di. Benim özlediðim o eski evin deðildi gittiðin...
O eski ev... Oturup, zamanýn o yaðmursuz, o parça parça yüzüne bakarak, güneþin bütün gün sadece yalayýp geçtiði loþ pencerelerinde dalgýnlýðýmýzý biriktirdiðimiz o ev...
Þaþardýk bazen. Ansýzýn, hesapsýzca, belki de yorgun düþerek... Akýldýþý bir hýzla devinen i mgelerin ortasýnda, bir çýð gibi ömrümüze yýðýlan anýlardan birin seçip, dondurarak... Hayat, çok eskilerden gelen sonsuz bir ayinle ilgili gibi, bir gelenek gibi tekrar ederdi etrafýmýzda, umurumuzda olmadan...
Elin çaya uzanýrdý.
Tenim dudaklarýný özlerdi.
Bir sözüm þiirin olurdu. Demlenirdik.
Gömüldükçe düþlerin o büyülü uykusuna, aþkýmýn kalbimdeki ilahi melodisi çalýnýrdý kulaklarýna birden. Nasýl da ürkerdin... Karanlýktan korkan bir çocuðun teselli isteði gibi bölerdi sesin suskunluðumuzu.
Ruhlarýmýzýn bir yerlerde buluþtuðuna, düþlerimizin bir yerde kesiþtiðine inanmak istediðim bu hayattan çalýntý anlarý, beni bunun aksine inandýrmaya çalýþan bir sesle ve ilk önce hep sen bölerdin.
Ýþte böyle anlarda yüzü daha da netleþirdi dünyaya gözlerinden bakan o yaralý çocuðunun... Ýþte ben en çok seni içimden doðru sevdiðim böyle anlarý severdim.
Hayatýn içinde seni barýndýrdýðý her karesinde uzun uzun soluklar alarak, o günlük, o sýradan ayrýntýlarýný alabildiðince büyütüp, içinde kaybolarak severdim seni... Odanýn içinde, varlýðýna yýllardýr aþina olduðun bir eþya gibi sessizce kaybolarak, seni izlemek ve baþýnýn üzerinden sonsuzluða akýp giden düþ bulutlarýnda þekillenen her þeyi, þu yüreðimde senin için büyüttüðüm þiire mýsra yapýp eklemekti seni sevmek.
Sevmek hayatýna tanýklýk etmekti benim için...
Sabahlarý evden çýkmadan önce, uykundaki o en masum halini öpücüklere boðarken "gitme" diye sayýklayan sesine kýyamayýp, patrona bin bir yalanlar uydurarak, iþe gitmemekti seni sevmek...
Sana kahvaltý hazýrlamaktý. Senle hazýrladýðým sofraya iþtahla oturup "sen var ya, bir meleksin, neden seninle evlenmiyorum ki ben? Senden daha iyisini mi bulacaðým"diyen muzip sözlerine sevinmek, belki de çocukça inanmaktý. Ýnce ince kýyýlmýþ, tabaða motif gibi iþlenerek dizilmiþ ve hep sevdiðin gibi üzerinde zeytinyaðý ve limon gezdirilmiþ domateslere, yaptýðým mezelere duyduðun minnete þaþýrmaktý. Hayatýna eklemekten çýlgýnca zevk aldýðým o þefkatli inceliklere duyduðun minnete þaþýrmaktý seni sevmek...
Seni sevmek, bundan yýllar önce, seni bir idol gibi içimde büyütüp, hayranlýðýmýn yavaþ yavaþ aþka dönüþünü ürkekçe gizleyerek kaleme aldýðým mektuplarýma, ayný incelikle, ayný özlemle, ayný hayranlýkla verdiðin cevaplarýna inanmaktý. Tüm ýsrarlarýna raðmen, bu eþsiz büyüyü bozmaktan çekinip, aylarca seni bir kez bile aramamaktý. Sonra ansýzýn yollara düþüp, çocukluðumda kalbimde filizlenen sevdasý senin aþkýnla yeþeren bu kentin sokaklarýnda izini sürmek, kendi sözlerinle "bu inceliðin ve bu derin anlayýþýn yüzünü", yani o merak ettiðin yüzümü, gözlerine taþýmaktý. Buluþtuðumuz cafe de, aylarýn günlerin telaþý ve suskunluðuyla anlattýðýn þeylerin hiçbirini algýlamadan, sadece hayranlýkla seni, o hepimiz gidiliðini seyrederken, masanýn altýndan bir türlü çýkartamadýðýn o telaþlý, o çocuk ellerinde kendini ele veren heyecanýna inanmaktý...
Seni sevmek, o gece raký içtiðimiz köhne meyhaneden çýkýp yürüdüðümüz sokaklarda, Nisan ayýnda bir mucize gibi gökyüzünde dans eden kar tanelerinin Tanrý’nýn bu aþk için gönderdiði bir iþaret olduðuna inanmaktý.
Seni sevmek kadýnlýðýmý, bedenimi ve hazzý ilk defa seninle keþfetmekti. Onyedi yýldýr sanki sadece senin için sakladýðým bedenimi, en ufak bir tereddüt duymadan ve beklentisiz bir sarhoþlukla sana sunmaktý. Her dokunuþunda kutsal bir ayinin o sýcak ve tatlý þarabýný yudum yudum içer gibi...
Seni sevmek, aþkýn uðruna, ama senden izinsiz, baþka bir kentteki hayatýmý sýfýrlayýp, yaþadýðýn kente, yaþadýðýn göðün altýna, ýslandýðýn yaðmurlarýn altýna gelip yerleþmekti. Senden baþka, bu koca kentte bir baþýnalýk ve kimsesizlikti seni sevmek... Sokaklarda tek bir tanýdýk simaya rastlamamaya alýþmaktý güçlükle... Hücrelerimle beraber çoðalan aþkýný özgürce ve sýnýrsýzca yaþamak için ailemin þefkatli ve anlayýþlý kollarýndan sýyrýlýp kanatlanmak, yýllanmýþ can dostlarýn sevgisini çok uzaklarda býrakmaktý...
Seni sevmek, yalnýzlýðýn soðuk kollarýndan biraz olsun sýyrýlýp, nefes alabilmek için geceleri saatlerce tek baþýma Beyoðlu’nun karanlýk sokaklarýnda kalabalýðýn soluðuyla ýsýnmaya çalýþmaktý. Hiç tanýmadýðým insanlarýn yüzünde senin yüzünü aramak, onlarýn kaybolmuþ, umutsuz hayatlarýnda yaralý geçmiþinin ve çocuksu düþlerinin izini sürmekti.
Seni sevmek, bu kentin tozlu, soluk ýþýklarý ruhumu ýsýrýrken, ayný gecenin yýldýzlarý altýnda seni deliler gibi özlemekti. O geceyi de kollarýnda geçirebilmeye seni ikna edebilmek için saatlerce sokaklarda dolaþýp, barlarda, kahvelerde oturup eve dönüþünü beklemekti. Bazen bu bekleyiþlerin sonu, yorgun düþmüþ bedenimi sürüklediðim evimde, o gece bir baþka kadýnýn yanýnda uyumana aðlamak olurdu sabaha kadar... Ertesi gün bir þizofren gibi, hiçbirþey olmamýþ gibi tekrar seni sevmeye koyulurdum. Þaþýrýrdým.
Çünkü, seni sevmek direnmekti sevgili... Güçsüz olaný acýmasýzca yok eden bu kentin hoyratlýðýna ve senin için artýk inanmaktan çoktan vazgeçtiðin, yaþadýðýn hayal kýrýklýklarýyla çok uzun zamandýr kaybettiðin o aþk duygusunun gerçekliðinin canlý ispatý olmaya direnmekti. Kalbine inançla aþk tohumlarý ekmekti seni sevmek. Sevmek o yitirdiðin aþk þarkýsý adýna sana umut vermekti.
Seni sevmek, ait olduðun gökyüzünde seni özgür býrakmaktý. Koparmamaktý kanatlarýný. Ruhunun ve kaleminin tek besin kaynaðýndan, baþka sevgilerin þiirine eklediði mýsralardan kýskançlýkla seni mahrum etmeye yeltenmemekti.
Sevmek, ruhumun tek sahibi olan seni sahiplenmemeye kanaya kanaya razý olmaktý. Çocuksu bir saflýkla tek vazgeçemeyeceðinin ben olduðuma kendimi inandýrarak, hayatýna boyun eðmekti.
Seni sevmek, bir babayý, bir can yoldaþýný hayatýnýn sonuna kadar yanýnda olduðunu bildiðin güvenilir bir dostu, ilgiye ve þefkate doymayan çaresiz bir küçük çocuðu, ama en çok da tutkulu, kýskanç ve yüreði sonsuz maviliklere akan bir deli aþýðý sevmek gibiydi.
Bir gün ansýzýn, telefonda duyduðun bir sese, ya da yeni tanýþtýðýn bir kadýna aþýk olduðunu, sanki tepkimi ölçmek ya da seni nasýl kýskandýðýmý görmek isteyen abartýlý bir heyecanla söylediðinde, telaþa kapýlmamak, bunun gelip geçici bir duygu olduðuna ve asla benden vazgeçemeyeceðine inanmaktý... Yine de içimdeki o kaçýnýlmaz endiþe ister istemez sarardý yüzümü... Sesim soluðum kesilirdi birden... Ýþte öyle anlarda beni sýmsýký sarýp, tutkulu bir seviþmenin ilk öpücüklerini dudaðýma kondururken "Sen küçücük bir kýzsýn, biliyor musun" diyen þefkatli sesini severdim en çok. Ve aslýnda ben dâhil, hiç kimseye âþýk olamayacaðýný düþünür hüzünlenirdim.
Rüyalarýmýn gül kokusu.
Sonra bir gün aþka açýldý yüreðinin sürgüleri
Sonra bir gün þiirlerin baþka bir aþkýn kokusuna büründü.
Yýkýldý tabularýn... Kýrýldý zincirlerin... Uzaðýma düþtün.
Bu defa farklýydý, hissetmiþtim. Yalnýz bedenini deðil, ruhunu da paylaþmaya baþlamýþtýn bir baþka kadýnla.
Sonra sevmek yavaþ yavaþ kayýþýný izlemek oldu avuçlarýmdan. Seni sevmek, sen sabaha karþý uyuduðumu sanarak yanýmdan kalkýp bir baþka yürekle telefonda özlem giderirken, içimde kopan fýrtýnalarý susturmaya çalýþmak oldu sessizce.
Habersizce kapýný çaldýðým o gün, kapýnda kalýp, içeri girememek oldu. O güne kadar hiç olmazsa bana karþý dürüst olmanla, yaþadýklarýný benden gizlememenle, yalan söylememenle avunuyordum. Ama bir baþkasýný incitmemek, üzmemek için ondan gerçekleri gizlediðini, yalanlarla da olsa o nu koruduðunu fark edince bu avuntu da terk etti beni. Yalanlarýný bile kýskanýr oldum.
Neden dürüst olmak için beni seçmiþtin sanki. Gerçeðin acýmazýz zindanlarýnda neden beni kilitli býrakmýþtýn.
Ne çok düþündüm bu sorularýn cevaplarýný.
Ne çok sorguladým kendimi, nerde hata yaptýðýmý, neyi eksik býraktýðýmý.
Kadýnca oyunlardan haberim olmadý hiçbir zaman. Seçtiðin yaþam biçiminden koparmak, seni soluksuz býrakmak demekti benim için. Hatam seni bir mülk gibi sahiplenmemek miydi? Acaba istediðin bu muydu? Seni yanlýþ mý tanýmýþtým? Bana hep, ne kadar asil bir yüreðim olduðunu söyler dururdun. Ýsyaným, kalbimin ezilmiþ parçalarýnýn üstünü örtüp, sessizce çekip kapýný çýkmak olurdu en fazla.
Yalnýz kalmak istediðini daha sen söylemeden yüzündeki bulutlardan hisseder, çekip giderdim. Özür diler gibi bir sesle, onun geleceðini söylediðinde, sessizce çýkýp giderdim. Karþýnda ben otururken, onunla saatlerce telefonda konuþtuðunda çýkýp giderdim. Hep giderdim.
Bu onurlu tavrýmdý belki de ezen yüreðini. Vazgeçemediðin tek yaným buydu belki.
Sonra, sevmek yaralý kadýnlýðýmý baþka yüreklerle avutma yanýlgýsýna kapýlmak oldu. Buna hakkým olduðunu söyleyip dursan da, biliyorum aslýnda içten içe hiç affetmedin beni. Sen çoktan parçalanmýþtýn zaten. Benim de yüreðimi böldüðümü düþünmek sana bile aðýr geldi. Oysa ben, seni deðil, kendimi cezalandýrýyordum baþka bedenlerle... Ruhumu kemiren bu deli aþký cezalandýrýyordum. Bunu anlamadýn mý sevgili?
Sevmek seni deðil çocukluðumu, düþlerimi, kendimi aldatmak olmuþtu artýk. Bana baðlanan masum aþklarý seninle aldatmak olmuþtu... Kimseye veremedim yüreðimi. Ne zaman baksalar içime, yüreðimin kýrýk aynasýnda kendilerinin deðil senin yüzünün aksini gördüler hep... Sessizce çekip gittiler. Fark etmedim bile gittiklerini...
Gittin...
Seni sevmek, bensiz akýp giden hayatýna bir yabancý gibi uzaktan bakmak oldu çoktandýr... O çocuk ellerinin, bir baþkasýnýn saçlarýnda gezindiðini, aniden özlemle sarýlýp bir baþka yüzü öpücüklere boðduðunu, sabahlarý uykunda bir baþka kadýna "gitme" diye sayýkladýðýný düþünmek oldu, seni sevmek... Geceleri kokuna hasret yataðýmda ter içinde uyanmak, kendimin bile affedemediði bir bencillikle, kalbindeki tek aþkýn benimki olmasý için gözyaþlarý içinde Tanrý’ya yalvarmak oldu...
Seni yasak bir aþk gibi gözlerden uzakta, rutubetli duvarlar arasýnda yaþamak oldu, sevmek.Beni hayatýndan dýþladýðýn için öfke nöbetlerine kapýlýp, bana bile yabancý gelen, hiç tanýmadýðým bir sesle sana baðýrmak, haykýrmak, aðlamak, sonra piþmanlýkla affedip tutkuyla sana tekrar sarýlmak oldu...
Yabani bir ot gibi ruhumu sarýp sarmalayan öfke ve kýskançlýk duygularýyla benliðimden uzaklaþmayý kendime yakýþtýrmamak, kaldýðým bu karanlýk dehlizde, kendi kalbimde, yalnýzlýðýmda, sensizliðimde, kendi aþkýmla delirmek oldu seni sevmek.
Þimdi, bu acýya bir son vermesi, kendisini terketmesi, sonsuzluða býrakýp gitmesi için birbirine yalvaran iki yüreðiz artýk. "Ayazda iki yürek" gibiyiz.
Sen benim þizofren aþkýmsýn... Ben senin kanayan vicdanýným. Affet beni sevgili... Verdiðim sözleri tutamadým.
Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
En Çok Okunan Şiirleri

Seni Sevmek Güzel Kız 2 Son Mektup